Bir daha oku hoca Şiiri - Muharrem Akman

Muharrem Akman
678

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Bir daha oku hoca

Ramazan aylarında teravih namazı için köy odasına bir aylığına hoca tutardık,tutulan hoca çoğu zaman,uzak köylerden bazan da köyümüzde imamlık yapma ve Kur'an okumayı bilen iki üç hocadan bir tanesi olur du,Bu yıl tuttuğumuz hoca başka bir köyden yeni yetişen genç bir Kur'an kursu talebesiydi. Ramazan ayı boyunca kimsenin hırlısına gürültüsüne karışmadan kendi halinde görevini layıkıyla yerine getirmek telaşı içinde idi.Ramazan ayının son günleri yaklaşıyordu,yaklaşmasına ama hoca her Ramazan'da olduğu gibi bu Ramazan'ın sonlarına doğru olacaklardan habersizdi çünkü köyü,köylüyü tanımaya pek heves etmemiş henüz fırsatı da olmamıştı.
Ramazan ayı başlaması ile tutulan hoca ve akşamları köy odasına gelip oruç açacaklar için beş altı evden sıra ile yemek getirilirdi,yemek getirme işi genellikle çocuklar üstlenir böylece ramazan boyunca cami ile haşır neşir olurduk
İftar zamanı gelmeden on,on beş dakika kala yemekler köy odasına gelmiş olur,oda ya hoca ile muhabbet etmek en çok da vakit geçirmeye yaşlı amcalar dan iki üç kişi gelir bunlardan En yaşlısı ayağından aksayan topal Hasan amca,kardeşi Ahmet amca Ramazan boyunca köy odasının müdavimiydiler.Ara sıra koca İsmail,Topal Haşim,İbrama,Hüsnü çavuş,odaya gelip muhabbet de yer alırlar hem vakitlerini burada geçirir hem ibadetlerini yaparlardı. Geleneksel hale gelen oruç açması mahallenin başından sonuna kadar her evde cenaze hastalık gibi olağanüstü durumlar dışında hiç şaşmaz oruç açması yapılırdı. Ramazan'ın başından ve sonundan ancak üçer beşer gün serbest kalınır o boş günlerin sonlarında cemaat arasında kargaşa çıkması sanki yasalaşmış kuraldı.
Odaya yemek getirenler olarak bizler ezan okunurken bir yerlere sıvışabilmek için bahaneler üretir ama,hoca ve odanın iki müdavim amcası bizi bırakmaz cemaatle namaz kılmanın sevabını bu mübarek günlerde çocukların kıldığı namazın büyüklerin kıldığı namazdan çok fazla sevap olduğunu anlatır,bizi namaz kılmaya teşvik ederlerdi, geçerli mazeret uydurabilen yahut kimseye bir şey demeden kaçabilenler kaçardı ama illaki 5/6 çocuk akşam namazının saflarında hazır olurdu.Bu sefer de hep beraber namaz kılmanın zorluğu kendimizi tutamayıp gülme krizine girmemizdi,aramızda illaki birimiz güler yahut birine bir şey sorar hiç biri olmazsa cemaate uyamayıp yanlış hareket yaparak birimiz gülünce hepimizi birden gülerdik.Namazdan hemen sonra kurulan iftar sofrası bizim namazda yaptığımız haylazlığı unutturur sofra kurma telaşesine düşerdik. iftara yarım saat kala sobanın üzerine kaynayan çaydanlık demlenir yemekten hemen sonra çayları içimizden bardakları kırmadan servis edebilme cesareti olan arkadaşlar çayları koyardı.İftar sofrasında Ahmet amca önüne aldığı tarhana çorbasına ekmek doğrayıp yemesini o kadar çok severdi ki bazan çorba çanağı doğradığı ekmekler ile tepeleme dolar doğranmış ekmekler yere düşer,Ahmet amca düşen ekmekleri alır tekrar çanağına koyardı.yemek sonrası sıra çay içmeye geldiğinde Hasan amca oturduğu yerden hemen hemen her akşam tekrarladığı herkesin bildiği benim çay nemli (demli) olsun demesiydi ,her seferinde de maden ocaklarında çavuşluk yapmış koca İsmail ona homurdanır "sus be adam senin çayının nasıl olduğunu artık herkes biliyor" diyerek azarını basar o da ona karşılık vereyim demez,birlikte muhabbete devam ederlerdi.Cemaat ikinci üçüncü bardak çayları İçerken mahallenin ortasından geçen derenin kenarında bulunan odaya iki yakadan da insanlar gelmeye başlar,teravih namazı vaktine kadar muhabbet akıp giderdi.O sıralarda Almanya ülkemizden işçi alımı yapıyor,İşçi Bulma kurumlarına yazılanlar oluyor,ismi çıkıp doktor muayenesinden de geçebilen Almanya'ya işçi olarak gidiyordu. Askerden yeni gelmiş cemal ağaya iftar sonrası duvardaki gaz lambasının Aaevi ile yaktığı sigaradan bir iki fırt çekmeden Hasan amca "yahu içme şu sigarayı muayeneden geçemezsin Almanya ya işçi olarak gideceklerin dişlerine dahi bakıyorlarmış"deyince cemal ağa cebinden çıkardığı köylü sigarası paketini yere atıp, "Almanya ya gidemezsem bu cigara yüzünden gidemeyim diyerek"yanındakilere sigara paketini uzatarak sigara teklif etti, sonra cebinden kibriti de çıkarıp Sigaranın yanına koydu,kibriti eğer sigaranın üstüne koysa sigaradan kimse almasın demekti,Cemal ağa kibriti sigara paketinin yanına koyarak isteyen sigaramdan içsin müsadesi var demekti, hemen hemen tüm cemaat gelmiş hoca teravih için ezanı okumuştu, abdesti olmayanlar abdestini alırken gençlerden bir ikisi hem sigara içmek bahanesiyle,hem gelen giden var mı diye odanın dışına çıkıp odaya doğru gelen elektrik ışığı,çıra ışığı varmı diye bakmaya gitti.Namaza son dakika gelmeyi âdet edinen iki yakadan da birer kişi henüz ortalıkta yoktu, Onların herkes son dakika gelip namaza durmasına alışıktı namaz biter bitmez de hemen evlerine giderler cemaat ile pek içli dışlı olmazlardı. Çocuklar ve gençlerin esas maskaralığı teravih namazında olur cemaatin arkasında iki sıra saf tutan en az on,on iki çocuktan namazın bitimine doğru iki üç kişi ancak kalır, ara ara çıkarttığımız gürültü sebebi ile cemaatin içinden selavat ve tekbir sırasında ciddi tehditler alır İçimizden birinin dayak yemesini yine başka bir cemaat önlerdi herkes birbirine hır gür etsede hep ya kanbağı,komşuluk,hısımlık,madende iş arkadaşı,amele,usta postabaşı gibi ilişkilerden ötürü kimse kimseyi kırmayı düşünmezdi.Namaz bitince herkes evlerine dağılır,hocaya sahur yemeği verme sırası kimde ise o gece için ya hocayı evinde misafir eder,ya hoca ile odada kalıp Sahura kadar bekleyerek evinden getireceği yemek ile sahur yemeğini beraber yiyip öyle evine giderdi.Eğer ramazan okul tatillerine gelirse çocuklar için kuran kursu açılır dinimizin kuralları,abdest almayı,namaz kılmayı, namaz surelerini öğrenirdik.Bu ramazan okullar tatil olmadığı için kuran kursu açılmamıştı
Yeri gelmişken geçtiğimiz yıl ki Kur'an kursu döneminde hoca kendisi de Kur'an kursu talebesi ağabeyim di,biz kızlı erkekli kursa gidiyoruz kızlar ayrı bir bölümde ama bulundukları bölüm ile aramızda pencere niyetine konulmuş camı takılmamış geniş geniş bir boşluk var.Hoca iki sınıfıda da rahatlıkla kontrol edebiliyordu, kızlar aralarında beş altı kişi daire şekline gelip süreleri ezberlemeye çalışır,içlerinde süreleri bilen birinin okuyup diğerlerinin tekrarlaması ile daha kolay ezber yapabiliyorlardıdı bizim süre ezberlememiz ise tek başına içimizden veya sesli tekrarlar yaparak namaz sürelerini ezberlemeye çalışırdık. İştirah süresine kadar ezbeleyen hocaya evinden ailesi tarafından hazırlanan küçük bir hediye getirip verirdi iştirah süresinin okurken son ayeti "ve ila rabbike fergap"diye bitirince fergap hocanın külahını kap deyip hocamızın külahını kapmaya çalışırdık. Kurslarımız sabahtan akşama kadar olduğu için,öğle yemeğine evlerimize giderdik,bir oğlen,evde yemeğimi yedikten sonra abimden önce evden çıkıp odaya geldim,henüz hiç kimse odaya gelmemişti odanın tavanında tabutu görüp içine girmek aklıma geldi.Bunu meraktan mı gerçekten çocukları korkutmak için mi yaptım hala bilmiyorum. Tabutun içine girip beklemeye başladım, tabi tabutun kapağı yarı örtük benden hemen sonra odanın kapısını açan çocuk,tabutta ki benim tabutun kapağını üzerime kapatmaya çalışırken çıkarttığım sesi duyunca bir çığlık atarak kendini dışarıya attı,tabutun içinde birisi var diye herkes birbirine söyleyince korkudan kimse odaya girememiş. Bizim taraftan gelenler bizim tarafta öbür taraftan gelenler öbür tarafta beklemiş,abim hiç bir şeyden habersiz odaya geldiğinde durumu öğrenince o da korkup,bir hayli odaya yaklaşamamış abim"tüm cesaretimi toplayıp odanın kapısına geldim arkamdan da talebeler gelince odanın kapısında toplaşıp hep beraber kapıyı açtık tabiki kimseden çıt yok tavandaki tabutta yerinde birden sallanmaya başladı herkes bağırıp çağırınca ben sukunetimi korumaya çalışıyorum birden kardeşim gülerek tabutun içinden çıktı, hepiniiz rahatlamıştık çabuk aşağıya in bakalım dedim kardeşim yanıma geldi kulağından tutup ufak bir fiske vurdum çocuklardan özür dilettim "
Ben abimden azarı ve dayağı yiyince yerime geçip dersi dinlemeye başladım yıllar sonra yaptığımın hata olduğunu anladım ama olan olmuştu bir kere.
Kadir gecesi gelip çatmıştı bu akşam kuran okumayı adet edinen Sabahat nine öteden beri Ramazan'ın ilk günlerinde ilan ettiği gibi bu yıl da kadir gecesi oruç açması yaptıracağım diye ilan vermişti bile,her yıl köyün en sonundaki evinden başlayarak sıra ile okunan Kur'an Sabahat nine ye gelince şaşar,kadir gecesi olduğunda o gece oruç açma sırası kime geldiyse ya haklarından feragat edip ertesi akşam oruç açması yapardı ama, bu Sabahat nineyi yine etkilemez Kendi hısım akrabasından kişileri çağırıp Kadir gecesi evinde ziyafetini verir kendine göre Kadir gecesi kutlaması yapardı.Bu yıl köyde adet edinildiği gibi kadir gecesinde bir ev de değil iki evde oruç açması vardı
Yarınki akşam iftara yarım saat kala odaya millet gelmeye başlamış mahallenin iki yakasında hareketlenme yaşanıyordu,bu akşam odaya yemek getirme sırası olan evler dışında hemen hemen her evden yemek gelmiş köy odasının her yerini sini ve sepet ile kaplanmıştı .Gelen yemek kadar cemaat vardı.Kalabalık gecede yaşanacakların habercisi idi iftara yaklaşırken hasan amca oturduğu yerden "çayı demleyin çocuklar" diye seslendi çayı demlemek üzere hareketlenen Telat arkadaşımızı gören hoca ben "çayı demledim" dedi Hüsnü dedem, sobanın üzerinde fokur fokur kaynayan çaydanlığa bakarak "hocam sen bu çayı nasıl demledin çaydanlık daha sobanın üzerinde" deyince "amca çaydanlığı su koyup üzerine üç bardak çay koydum öylece sobanın üzerine koydum" deyince yapacak bir şey kalmadı çayı döküp yeniden çaydanlığa su koyarak sobanın üzerine koyduk.Henüz talebe olan hoca çoğumuz gibi moskof çayı ile ot çayının arasındaki farkı bilememiş, kırlardan topladığımız ot çayının demledigi gibi moskof çayını demlemişti.Bizim ot çayı dediğimiz türden kırlardan topladığımız çayları, kekik nane gibi evinizin yanık dediğimiz bölümünde yazdan kurutup kış aylarında bitki çayı olarak içerdik.Hocamız genç olduğu için doğal olarak iki tür çayı da aynı şekilde demlenir zannetmiş çünkü yeni yeni moskof çayı dediğimiz Rize çayı evlerimize giriyordu. Moskof çayı özel günlerde misafir talan geldiğinde demlenir hatta demlenen çay dökülmez soğuduktan sonra bir bez üzerine serilip kurtulup bir iki sefer daha demlenirdi.
Çaydanlık iftara yakın kaynar kaynamaz yeniden bu sefer usulüne uygun olarak demliğe üç bardak çay koyulup üzerine sıcak su doldurulup çaydanlığın eksiyen suyu tamamlanarak sobanın üzerine konulup beklemeye başladı namaz vaktine kısa bir süre kaldığı için yavaş yavaş cemaat saflara dizilmeye başladı ezan okunduğu andan itibaren oruçları ekmek su zeytin ne varsa açtık .
Namaz sonrası iftar soframız son günler olduğu için zengin di herkese yetecek kadar bol yemek vardı.Sofra kaldırılıp yemek kaplarını dışarı bir yere koyduktan sonra, evinde iftarını açıp gelenler ile yavaş yavaş sohbet başlamıştı ara ara hararetli tartışmalar olsa da ortalık yatışıyor,sonra tekrar kızışıyor yeniden millet yerine oturuşuyordu.Tartışma konuları genellikle tarladan bahçeden,yol yapımı,dağdan su getirirken yardım yapanlar,yapmayanlar gibi konularda olurdu.Yatsı vakti gelince hoca ezanı dışarıya çıkıp okudu ama kimse kavgadan gürültüden duymamıştı.Kavgalı gürültülü ortam yine devam ediyor duvardaki gaz lambasının ışığı kimin kavga gürültü ettiğini görmek için yetersiz kalıyordu.köyün aklı başında olanlarından olan Koca İsmail çavuş az sonra olacakları sezmiş,millet eline ne geçerse birbirine fırlatıp kavga çıkacak hocanın yanına yaklaşıp Hoca EZAN OKU deyince hoca ona ezanı okudum İsmail Ağa diye cevap verdi, hoca bir daha oku bunlar ezanı duyunca ancak oturuşurullar yoksa yine kavga edecekler ben sana söyleyim deyince, hoca olduğu yerden ayağa kalkıp pencerenin kenarına yaklaşarak ikinci defa ezan okumaya başlayınca,herkes yerlerine oturdu.İsmail çavuşun dediği gibi ortalık sakinleşti.Abdesti olanlar hemen safa geçip namazı beklerken abdesti olmayanlar abdestini almaya gidip namazları kıldılar.bu ramazan sonunda
İsmail çavuşun sezgisi ve tecrübesi ile kavgasız gürültüsüz bayrama girilmiş oldu.


Muharrem Akman
14/07/2021/Zonguldak

Muharrem Akman
Kayıt Tarihi : 14.7.2021 15:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Akman