Bir Cuma Günü Sıkıntı Partisindeyim...Ge ...

sabah akşam seni düşünürüm seni...
bir ah çekerim seni ararım seni...
yalnız gecelerde sensiz rüyalarda yaşarım seni...
cehennemlerde yanarım cennette görürüm seni...
cehennemde yanarım beter olurum göremeyince seni...
bir dünya beklerim yolunu gözlerim kefenle sararım seni...
ölüm gelir aklıma sabahsız kalırım göremeyince seni...
gözlerim yanar uykusuz geceler boyu karanlıkta beklerim seni...
seni çok seviyorum seni sevdam der beklerim seni...

bir cuma günü
yanlış bir hüküm yedim
asıldım kalbimden...
bir darağacına götürür
yalnızlık beni,
sigara dumanıyla
boğdun beni...
yıkılan bir gencin ardından
ağıt yakan
kadınlar gördüm...
bir sabah
uyanamamak günaha soktu beni...
isyan ederim Allah’a
O’nun yokluğu şaşırtır beni...

bir hançer var elimde
sensizliğe sapladığım sensin
bir cuma günü...
hayretler içindedir melekler
isyanıma benim,
kaybolmuş bir
ufuk ok gibi saplanır
yüreğime...

göremeyince yarin aksini
boy aynasında kalbimin,
sıkarsan boynumdaki ilmeği
bir can çıkar
sana ait kan çıkar,
bir ruh çıkar sana dolanmış,
bir yankı duyulur hicran dağının eteklerinde...
işte, o benim en yanık sesimdir...

adını ağzıma aldığımda
nefesim kesiliyorsa,
boynumdaki
ölüm ipine ne gerek var...
boğazıma düğümlenen hıçkırıklar,
götürecekse beni sana,
ağlamalıyım, ölmeliyim,
vurmalıyım
kendi kendimi kendi kalbimden...

şeytanlar görsün yüzümü
sen bana bakmayınca,
ateşler öpsün dudağımdan,
senden kalan gül bahçesini ateşler alsın,
göğsümde aşktan bir hançer öldürsün beni,
beynimde hummalar dolaşsın,
damarlarında dolaşan aşk sıvısının yerine...
sen beni sevmezsen,
melekler ölsün,
zebaniler dolaştırsın beni ateş bahçelerinde...
ben razıyım ölüme,
sen olmazsan yanımda,
akreplerle yaşamaya kadir olsun bu gece...
cesedimde boğuşan
kötü ruhlar olsun,
senin ruhunu sıktığımda...
zehirli bir bıçak keskin yüzünü göstersin,
aşkın en onulmazını yaşadığımda...
kendi yaramı tuzlamalıyım,
acılar içinde kıvranmalıyım,
sesini duymazsam...

bir alev kaplasın ruhumu,
aşk küllerimi savursun zalim rüzgar,
nefesini hissetmeyeceksem...
göz yaşlarınla yıkanmayacaksa cesedim,
şeytanlar tükürsün ruhuma...

ben çöllerde susuz kaldım,
yırtık bir elbise giydim
kefen yerine,
dolaştım hep ruhunun bahçelerinde,
bin bir ah, bin bir eyvah içinde...

ateşten bir kolye taktım boynuma,
o asar beni senin yokluğunda,
bir damar kesildi,
her umutsuz kaldığında...
bir yanık türkü söyledim,
seni ararken cennette...
cehenneme attılar beni,
rahatsızlık verdim munis ruhlara diye...
senin ruhunu asarken
kalbimin duvarlarına,
çivi elime battı, kanattı yüreğimi...
bir çizik attım gözlerime,
bir daha göremezsem seni diye...

kolumdan tutup çekti bir iblis,
diğer yanımda
inanmadığım melekler...
gerek yok sensizliğe,
muhtaç değilim sensizliğe,
isyan ederim sensizliğe,
aşka inanmaktır benim taatim,
kalbinde yaşamaktır idealim...
boynumdadır sabahın incisi,
kaybedersem ölürüm,
tıpkı hayatta olduğu gibi...

sen sabahımın incisi,
gönlümün bir incisi,
deli yarimsin...
umudum, can kuşum her şeyimsin...
mağrur bakışlı,
ceylanımsın beni...
senin ruhundan yıkanmış ruhum,
tüm aşkım senden tevarüsmüş meğer,
aşkım
senin gözlerine bakmamdan ibaretmiş meğer...
çıkar cebindekileri
gözlerimden aldığın inciyi,
al eline bir bak...
gözü kara bir aşık
bundan sonra neler yaparmış...

aşk boynumun borcu,
isyanım sermayem...
gözlerindeki boğan bir ifadeyim ben şimdi...
kalbindeki umudumsun sen,
yalnızlığımın bekçisi,
ruhumun yaşayan tek elçisi...
bir bayrak taşıyorum sana ait,
bir kara parçası arıyorum...

beyaz ruhun yaşadığı ülkedeyim şimdi,
karalara boyanmış kalbim,
boynumda yanlıştan bir yafta,
sokak sokak gezdiriyorsun beni şimdi...

ellerin saçlarımda
tutup koparıyorsun beni...
gözlerinde gözlerim
öldürüyorsun beni...
sabah akşam
bir dolu bir sele götürüyorsun beni...

sonu yok bu aşkın,
anlamsız direnmek boşuna...
beyaz ruh dediysem sana,
hadi artık beni yalnızlıktan koparsana,
bir yaprak gelmek için kalbimden kopar sana,
bir sebep ver kalbim
sevdayı getir bana!