İbrahim sığınır Beyti Atik’e
Tanrı birliğine çölü yürütür
Bir çocuk yürekten mülke la derse
Can verir kucakta Azer’in putu
Yaratan can verir çürümüş ete
Diriliş dünyada son kıyam vakti
Bir çocuk yönünü döner kuşlara
Dört kuş dört tepeden nasıl çağrılır
İbrahim dosdoğru İbrahim Hanif
Gösterir âleme ahde vefayı
Bir çocuk en keskin bıçağa döner
Döndürür âlemi güle İsmail
Garipler toplanmış yepyeni yurda
Yürekler yanardağ dudaklar teşne
Bir çocuk içinden ırmak çağırır
Hacer’e su gelir zemzem tadında
Kayıt Tarihi : 15.6.2014 16:13:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
“Bir Çocuk İçinden Irmak Çağırır” şiiri ile “Günün Şiiri” seçilen Mehmet Özdemir Beyi bütün içtenliğimle kutluyorum.
Her ne kadar uyaksız yazılmış olsa da, ahenkte hiçbir eksiklik hissedilmemekte, şiir kendini rahat okutmakta.
Şiirde şekilden çok öz’e önem verilmiş.
Kısacık gibi görünen dört dörtlük, ihtiva ettiği dini bilgiler bakımından gerçekten çok değerli.
Her biri imge gibi görünse de, bilenler ve araştırıp öğrenmek isteyenler için, baharın gelmesiyle birlikte topraktan fışkıran filizler misali, toprağa benzeyen örtülmüş beyinler ve açmayı bekleyen goncalar gibi Kur’an’dan ders alınacak bilgiler dallanıp budaklanacak, meyveye duracak; goncalar güller açacak, rengiyle kokusuyla ruhları dolduracak, gönülleri fethedecek.
Anlamca işte böylesi bir şiir.
Ben burada geçen dini kavramları ve bu kavramlarla ilgili bilgileri çok kısa ve özet olarak sizlere sunmaya çalışacağım.
Sunacağım bilgilerde hata var ise affınıza sığınır, düzeltilmesini isterim.
İçinde bulunduğumuz mübarek ay vesilesi ile bize böylesi güzel eserler seçerek okumamıza vesile olan “Seçici Kurul”a da çok çok teşekkürler.
*
(Lekum fîhâ menâfiu ilâ ecelin musemmen summe mahılluhâ ilel beytil atîk(atîki)
“Onlarda (kurbanlık hayvanlarda veya hac fiillerinde) sizin için belli bir süreye kadar birtakım yararlar vardır. Sonra bunların varacakları (biteceği) yer, Eski Ev'e (Kâbe'ye) kadardır.”
(Hacc Suresi, 33 ayet- Diyanet Vakfı-)
*
(Ve ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), lâ ilâhe illâ huver rahmânur rahîm(rahîmu)
“İlâhınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir.”
(Bakara suresi -163)
*
'Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki:
“La ilâhe illallahu vahdehu la şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehû'l-hamdü bi-yedihi'l-hayr ve hüve alâ külli şey'in kadîr.”
(Allah'tan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur, mülk ona aittir, hamdler de ona layıktır, her çeşit hayır O'nun elindedir. O her şeye kadirdir.)
(Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte)
*
Hz. Îbrahim Kur'an-i Kerim'de bildirilen peygamberlerdendir : « Kitap'ta Ibrahim'i an. Zira o, sidki bütün bir peygamberdi »
Ülül'azm denilen peygamberlerin ücüncüsü olup, Allah ona Halil'im (dostum) diye buyurdu. Onun icin «Hâlilürrahman» olarak zikredilir.
Kendisine on suhuf (forma) verildi.
Soyundan daha bircok peygamber geldigi icin «Ebü'l enbiya» (peygamberler babasi) da denilmistir.
*
İnsanlar, her Hac mevsiminde, dört bin yıl önce eski temelleri üzerine Hz. İbrahim’in yeniden inşa ettiği Kabe’ye akıyorlar…
İnsanlığa kendi özünü; doğuş, varoluş ve ayağa kalkış yerini hatırlatan, bunun için de bir anma yeri/anıt (zikra) olan Allah’ın ve Adem’in evi Kabe’ye doğru akıyorlar…
*
Allahü Teâlâ Kur'an-i Kerim'de : «Ibrahim, babasi Âzer'e...» buyurmaktadir.
Azer’in bir put ismi olabileceği veya Nemrud'un, babasını (Azer) puthanesi'nin nâzırı olarak tayin etmesinden sonra bu isimle anılmış olabileceği ileri sürülmekte.
*
Çürümüş ete can vermek:
Übey b. Halef bir grup müşrike, “Muhammed Allah’ın ölüleri dirilteceğini söylüyor. Bu konuyu onunla tartışacağım.” der ve çürümüş bir kemik alarak Resulullah’ın yanına varır. Elindeki kemiği ufalar ve dökülen tozları göstererek, alaycı bir tavırla, “Bunları tekrar kim diriltecek?” diye sorar; öldükten sonra yeniden dirilmeyi akıldan uzak görüp inkâr eder. Bunun üzerine şu ayet-i kerimeler nazil olur:
“İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi? Şimdi o açıktan açığa bize düşman kesiliyor.”
“Kendi yaratılışını unutup bize örnek getirmeye kalkışıyor ve ‘Şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?’ diyor.'
“De ki, kim onları ilk başta yaratmış ise o diriltecek. Yaratmanın her türlüsünü bilir.”
(Yasin, 36/77-79)
*
“İbrahim’in kuşları”
“Dört kuş dört tepeden nasıl çağrılır”
“Bir zamanlar İbrahim 'Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilteceğini göster' demişti. Allah 'Yoksa inanmıyor musun?' diye sormuştu. İbrahim cevap vermişti; 'Elbette inanıyorum, ama açıkça görmek, iyice tatmin olmak istiyorum. Öyleyse demişti Allah, dört kuş bul ve onları kendine alıştır. Sonra onları her bir tepeye ayrı ayrı koy, sonra da çağır; hızla sana gelecekler. Allah'ın her şeye gücü yeter, çok bilgedir; bundan hiç şüphen olmasın.”
(BakaraSuresi, 260. Ayet)
*
“Bir çocuk en keskin bıçağa döner”
Saffat, 37/100-107)
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
“Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.”
“Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.”
“(103-104) Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
“Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”
“Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
(Diyanet İşleri)
*
TEŞNE: Susamış.
Mecazen: İstekli, çok arzulayan, heveskâr.
*
Hz. İbrahim'in eşi ve Hz. İsmail'in annesi.
Hâcer, Sâre'nin cariyesidir. Sâre kendisinin çocuğa olmadığı için çocukları olur ümidi ile onu Hz. İbrahim'e hediye etti. İşte bundan sonra Hz. İbrahim'in Hâcer'den ilk oğlu Hz. İsmail doğmuştur.
İsmail'in doğumu üzerine Sâre, hem çocuğu, hem de annesi Hâcer'i kıskanmaya başlayınca Hz. İbrahim, Cenâb-ı Hak'tan aldığı bir emirle Hâcer'i ve oğlunu alıp Mekke vadisine bıraktı. Onları bıraktığı yerde ne ekili bir şey, ne de bir su vardı.
HÂCER, OĞLU. İSMAİL'E SU BULMAK ÜZERE SAFÂ İLE MERVE TEPELERİ ARASINDA SA'Y EDERKEN İSMAİL'İN AYAKLARI DİBİNDEN ZEMZEM KAYNAMAYA BAŞLADI.
Çevrede yaşayan Cürhüm kabîlesi, orada bir su kaynağının mevcûdiyetini hissedince gelip Hâcer'in izniyle oraya kondular. Böylece Hâcer ve Hz. İsmail, Cürhüm'lüler arasında yaşamaya devam ettiler. Hz. İsmail Cürhümlülerden bir kızla evlendi ve nesli çoğaldı. Hâcer, Mekke'de vefât edince Kâbe'nin ön kısmındaki Hıcr (diğer adıyla Hatîm) adı verilen bölüme defnedilmiştir.
(İbnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târîh, Beyrut 1965, I, 101-105, 125).
-Ahmet ÖNKAL-
Sevgi, saygı ve sağlıcakla, hayırlı ramazanlar diliyorum.
Hikmet Çiftçi
29 Haziran 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (7)