Yatağımın yayları usul usul dökülüyo,
Masamın başındaki lamba yanıp sönüyor
Saatimin ilerleyişindeki ses kulağımı deliyor
Usulca dalıp gidiyorum.
Dışarda bir gök gürültüsü,
Bir yağmur yağıyor,
Boşalırcasına
Tanrı kusuyordu sanki
Belki de yağmur tanrının bir parçası
Ve bize sıra sıra kusması gerekti,
Camlarıma vuruyor, yağmur damlaları
Aşağıda oradan oraya koşan insanlar
Hepsi bir yağmur damlasından korkuyordu
Bir çocuk gördüm;
Yüzünü gökyüzüne dayamış
Gözleri, arşa kapalı
Yağmuru süzüyordu
Bedenine işliyordu her damlayı
Mozart’ın tuşlarına, dokunurcasına
Bedeni titriyordu
Tıpkı yalan söyleyen bir çocuğun
Dili gibi titriyordu
Kalbin atışını duyuyorum
Dikkatle onu izliyorum
Işığım söndü bir anda,
Arkama baktım kimse yoktu
Ne oldu kimse var mı?
Korkuyordum
Ansızın
Sokağa baktım
Sokak lambaları sönmüş,
Şehir cehenneme dönmüş,
Nar gibi dağılan insanlar yok
Çocuk, o çocuk da yok
Kimse yok!
Nereye gittiler
Perdeler çekilmiş,
Fakir yoksul memleketimin üstüne,
Sessizliğe bürünmüş
Usulca yağmuru izledim
Karanlık kat kat artıyordu
Bacalar dumanlarını saldı
Ay ışığını koynuna aldı,
Gökyüzüne ellerimi uzattım
Ve sabahın erken vaktinde kalkan nenemi
Taklit ederek
Dua ettim
Belki bir daha yaşanmaz!
Yunus Düzgün 2Kayıt Tarihi : 6.1.2021 19:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sizi de aramızda görmekten gurur duyduk kardeş.
Tebrik ederim. Yüreğinize sağlık sn Yunus DÜZGÜN arkadaş
Saygılar sunarım...esen kalınız her daim.
TÜM YORUMLAR (1)