Bir çocuk gelir rüyalarıma,
Anadolu bozkırlarında, kafası üç numara, tıraşlı,
Haymanın altında semaya dikmiş gözlerini,
Kendi hayaliyle kör ebe oynar.
Bir çocuk gelir rüyalarıma,
Yaşamadan önce, ömrünü minik beyninde sorgular,
Diklenir taşa, toprağa,
Uzun uzun bakar bozkırın sonsuzluğuna.
Dilinde acıklı bir Barak, gözleri pırıl pırıl,
Burnundan sümüğü akar,
Toprağa karışır, yeşermesi gereken tohumlarla,
Bir çocuk gelir rüyalarıma.
Her davranışı küçültülür, umutları çalınır,
Dertli anasının ayak ucunda,
İstikbali kararmış bir gökyüzü gibi,
Kızgınlığı evrenin çarkını sallar,
Yüreğinde dağları oynatır.
Bir çocuk gelir rüyalarıma,
İki dünya arasında savrulan,
Kurtlar sofrasından alınıp devlere sunulan,
Kabahatini altın terazisine koyan,
Bir çocuk gelir rüyalarıma.
Koca bir evrenin yükünü omuzlayan,
Dizi yırtık, yarası ortaya çıkan,
İstikbalini iki numara büyük pantolonuna,
Kemer gibi dolayan,
Bir çocuk gelir rüyalarıma.
Aynada kendine bakan, sorgulayan,
“Neden buradayım, nedir beni bağlayan?”
Ağıdını duyar karındaşının derinden,
Ziyaret ağacında asılı beşikte ağlayan.
Ekrem Parlak
15/04/2021
Kayıt Tarihi : 15.4.2021 12:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaleme tebriklerimle
.
.
TÜM YORUMLAR (1)