Bir Çinli Han'fendiyle Tarih Sohbeti

Bulutlar döküyorken içlerini,
İpek bir at ile geldin sen.
Her mevsim yeşil olan o ağaç altında
Dinlendirdin atını, dinlendirdin bedenini.

Meyveleri toplamaya mı gelmiştin yoksa?
8-10 yılda meyve verir bu ağaç oysa.
Şimdi geldin, bir daha gelişin,
8-10 yıl sonra olmasın.

Bu ağaçlar, o baharatın özü olan ağaçlar.
Gizlenmişti Avrupalılardan nerede oldukları;
Ama geldiler sonra
Ve işgal ettiler tüm ormanları.

Sen işgal etmeye gelmedin, hoş geldin,
Sen Batılı değil, Kuzeylisin,
Sonuçta kuzeyindedir Çin, birçok ülkenin.
Nallarda toprağı, nice memleketlerin.

Nicedir, kaç yüzyıldır bayraklarda yaprakları
Bu ağacın ve damağımızda tadı.
Kavrasa, sarmalasa şöyle bir o yangın dağlarını,
Canlanır, soluklanır kömürleşmiş toprak.

Gökyüzünü taşıyan o simgesel direkleri
Onaran atalarını selamlamasak olmaz.
İlaçları bulan, çayı, kahveyi, tarlanın nasıl sürüleceğini...
Tüm bunları yapmış olan Shennong’u anmasak olmaz.

Taşkın verip de verip de duran Sarınehir,
Pirinç ekip ekip de duran köylülerin,
Meyve verdiren meyvesiz ağaçlara,
Ekmek çıkaran topraktan, köylülerin.

Böyle buyurdu Yeşim Han, uymadı ona ejderha,
Kimin ejderhasıdır o? Ezenlerin mi ezilenlerin mi?
Şimşek tanrısı, kardeşlik tanrısı, savaş tanrısı, barış tanrısı,
Kimin tanrıları bunlar? Hanın mı tebaanın mı?

Tek gözlü, tek kanatlı kuşlar, birlikte uçarlar;
Başka bir kuşsa, doldurmaya çalışıyor okyanusu çakılla.
Dünyayı sırtında taşıyan yüzyıllanmış kaplumbağalar.
Uçan maymunlar, kurnaz tilkiler, kedi tanrıçalar.

Kana susamış hanların; tarihi kanla yazılmış halkların.
Ay’ın, Güneş’in yörüngelerini değiştirebilecek denli
Güçlü önderlerin, direnişçilerin, savaşçıların...
Evet, bunları da anımsamasak olmaz.

Çık gel bir daha, yine,
Lau hau peng içeriz seninle.
Yatıştırır sinirini, dinlendirir mideni,
Turp gibi dönersin geldiğin yere.

14 Mart 2012

Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Gümüş Bir Kolye: Şiirler 2012 [A Silver Necklace: Poetry].