Sabahları sevmiyorum artık
Her sabah yeni bir yürek sızısına sarılış
Her sabah yeni bir yalnızlığa başlangıç
Yalnızlığı da sevmiyorum artık
Ömrümün yarısını aldın benden yalnızlık
Kahkahalarım deprem yaşıyor
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Etkileyici bir üslup ve çok güzel bir anlatım.
Yüreğinize sağlık efendim
Harika bir paylaşım olmuş kutlarım
kaleminizin boyası hiç bitmesin
salim erben
Nerde senin doğruların yakala bırakma
Ömür kısa hemde çok kısa
Ne yapacaksan neler yaşayacaksan hadi durma
Kalan ömrünü taçlandır mutluluk kahkahalarınla
yüreginize saglık hocam kaleminize saglık saygıalırmla yıldırım şimşek
Mutluluk yazık ki ulaştığımız anda yitireceğimizde korktuğumuz, acaba yitirecek miyiz diye diken üstünde hazzını bile anlayamadığımız bir kavram halie geldi bu yaşamda. İnsan olmanı en tatlı yanını nasıl da yok ediyoruz kuşkularımızla..! Ve özlüyoruz sonra da... Yaman çelişki doğrusu, dizeleriniz daha neler düşündürdü bilseniz.
Oysa mutluluk bir adım ötede belki de arka sokakta
Yık tabularını kır zincirlerini nerede kendine inanmışlığın
Nerede hiç susmayan dudakların
Dudaklarının sustuğu yerde konuşan gözlerin nerde
Nerde senin doğruların yakala bırakma
Ömür kısa hemde çok kısa
Ne yapacaksan neler yaşayacaksan hadi durma
Kalan ömrünü taçlandır mutluluk kahkahalarınla
Özgürlüğe uçan bir kuş misalin
Mutluluklar hep seninle olsun.
Tebrikler. Tam puan.
saygılar yüreğinize...
Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim
Oysa ki
Rüzgarı da çok severim yaprağı da
Bu oyunda onlarda onlara benzemek te
İncitiyor yakıyor yüreğimi
etkileyici bir dil ve anlatım...
Bazen yırtıcı bir kaplan gibi mücadele ediyorum
Bazen üzerlerinden atlayıp geçiyorum
En çok da içinde boğuluyorum nefes bile alamadan
Sesimi duyan yok boşlukta yankılanıyor sessiz çığlıklarım
Oysa mutluluk bir adım ötede belki de arka sokakta
Yık tabularını kır zincirlerini nerede kendine inanmışlığın
Nerede hiç susmayan dudakların
Dudaklarının sustuğu yerde konuşan gözlerin nerde
Nerde senin doğruların yakala bırakma
Ömür kısa hemde çok kısa
Ne yapacaksan neler yaşayacaksan hadi durma
Kalan ömrünü taçlandır mutluluk kahkahalarınla
bu dörtlüklere gelene kadar ben de umutsuzluğa düştüm yalnızlığa büründüm sanki bir an karanlığa büründü her yanım ve birden sanki o karanlık tünelden çıkmış gibi oldum derin bir oh çektim evet yaşam bize yaşanılamayacak yaşamlar yaşatmış olabilir biz her şeye rağmen senin dediğin gibi kalan ömrümüzü doya doya kahkahalarla her anından tat alarak yaşamaya başlamanın zamanı çoktan geçti bile...
hadi durma...
Yaşar Kara
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta