bir çift eski kundura
kerpiç duvar dibinde
ağlayan yetim çocuklar gibi
mahsun....garip...caresiz
akşamın alaca karanlığında
bir matem kokusu var gökyüzünde
mevsim şubatın tam ortası
yalancı bir bahar havası
bir çift eski kundura
kerpiç duvar dibinde
mahsun yetim garip
evden yükselen ağıtlar
gökyüzüne haykırıyor
ölümün caresizliğini
ben susuyorum, susuyorum
ne bir damla yaş düşüyor gözümden
ne bir ses yüreğimden
ben susuyorum
bir çift eski kundura
kerpiç duvar dibinde
perdeyle çevrilmiş avluda bir köşe
perdenin üstünden çıkan buhar
altından akan sıcak sular
unutulmaz olan değil görünüpte kalanlar
unutulmaz olan yürekte bırakılan acılar
unutulmaz olan çocuklarını yetim bırakıp.. giden babalar!
Kayıt Tarihi : 8.8.2011 12:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yil 1983, Lise son sinif ogrencisydim. Ilceye 7 km olan köyden okula yürüyerek gidip geliyorduk. Babam günlük yevmiyeli islerde çalisiyordu. Iş olmadigi icinde yoksulluk yaşiyorduk. Bana harclik vermekte zorlandigi icin okula gitmemi de istemiyordu. Bahar havasinda gecen somestri tatili yeni bitmis okul açılmıştı. Pazartesi sabah ben köyden yürüyerek, parasız olarak okula gittim. Hatta o gün okula gitmemi de istemedi. Harçlık varemedigi icin. Gün icinde köyĺüm olan okulun Müdür Yrd. beni odasına çağırdı, babamın geldigini ve bana harclık bıraktığını söyledi. Aynı gun tekrar çağırdı birileri beni köye götürmeye gelmişler. Kötü birşeyler oldugunu anladım ama kimse birsey söylemedi. Bizim köy evleri ve/veya ahir gibi yerler topraktandir. Bahce (biz cevirme deriz)duvarları da toprak kerpiçtendir. Çevirmeye girdigimde agıt sesleri ortalogı yıkıyordu. İki kerpic duvarın arası bez parcalari ile perde yapılarak çevrilmis üstünden buharlar cıkyordu. Perdenin altından sular akıyordu. Babamın eski, hem de cok eski toz toprak icindeki ayakkablarını gördüm, duvarin dibinde. Sanki bana sitem ediyorlardı, herşey benim yuzumdendi. O gun bana harçlık bırakabilmek icin baskasının tarlasına yevmiyeyle tohum ekmeye gitmiş ve orada kalp krizi gecirmisti. O gunden sonra, o ayakkabları, o cıkan buharı ve perdenin altından akan sıcak suları hiç unutamadım. Babalık buymus demek. Anne dokuz ay karnında taşır, baba ise ömür boyu başının üstünde...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!