Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok
Gel seninle orda olalım çocuk.
Kayalar, kayalar... Sırt sırta vermiş;
Kimi yeni mürit, kimisi ermiş.
Otlar dalgalansın biz yürüdükçe
Sular düze insin kar eridikçe,
Gün burnunda bana mavi mavi gül;
Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
Devamını Oku
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
"BİZ HANGİNİZ DAHA GÜZEL AMELLER YAPACAK BAKIP GÖRELİM VE KENDİNİZE DE GÖSTERELİM DİYE ÖLÜMÜ VE HAYATI YARATTIK." -Ayet-i kerime meai-
"-YA MUHAMMED!- DE Kİ: (AHİRETTE) BEN BANA VE SİZE NASIL BİR MUAMELE YAPILACAĞINI BİLMİYORUM...!" -Ayet-i kerime meali-
"GERÇEKTEN DE ÖLÜM HADİSESİ ÇOK BÜYÜK BİR HADİSEDİR." -Hadis-i şerif meali-
Şaire Allah'tan rahmet ve mağfiret dileriz.
adeta bir şiir şeyhi ve dil kuyumcusu.. harika!!!
Doğa ve çocuk: İki masum. Yanyana çok yakışmış. Yetişkinler de kentler gibi kentler kadar günahkar. Bu sebeple bu anlamlı ve çağıl çağıl akan güzel şiirinizden dolayı en kalbi tebrik ve teşekkürlerimi arzediyor şiir dolu hayatınızın uzun olmasını temenni ediyorum üstadım.
Diyecek birşey yok..kartallar yüksek uçar..saygılarımla..
Dağı, bayırı, kuşu, böceğ,i rengi, havası ile memleketimizi naif bir dille çok güzel anlatan şairimizi kutluyorum. Anlaşılır sade bir dile her zaman ihtiyacımız var. Şair de anlaşılır güzel bir yazın ile anlatmış
Saygı ile..
İkinci kez yorum kulvarına girdiğim için özür diliyorum. Efendim, ' Şiir ' öğrenmek için şairlerimizin yorumlarına pek önem veren biriyim. Neredeyse tüm yorumlarda, şiirin konusu tartışma konusu yapılmakta. Seçilen metin ' şiir mi değil mi' tartışması, öğrenme açlığı içinde olan benim gibiler için daha önemli. Saygılarımla..
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
yorumum tarafımdan silinmiştir...sevgilerimle
Kentleşmiş,doğadan kopmuş toplumların doğa gerçeği ve önemini anlayamaması onların kendi sonlarını hazırlamalarında en büyük faktör olacaktır..
Kuşuyla,böçeğiyle eko-sistemin hassas dengelerinin bilincinde olmak , bu hassas dengenin içinde insanoğlunun kırılgan yerini bilmek ve bu bilinçle çok dikkatli adımlar atmak,doğayı sevmek,çocuklarımıza bu bilinci aşılamak herkesin,tüm toplumların son derece önem vermesi gereken bir konudur.
Bu hassas dengeyi hisseden,doğaya sevgisi dizeleriyle coşan her şairin kalbime ne kadar yakın olduğunu belirtmek isterim.
Şiirin şiirselliği kimleri ne kadar etkiledi bilemem ama şair,doğaya iki kartalın gözüyle bakmaya çalışarak bu konudaki hassasiyetini yeterince gösterse de;bunu ,kartallara insan karakteri vermeden,insan gibi düşünmeden yapabildiği bir tarz uygulayabilseydi çok daha etkili olabilirdi diye düşünüyorum..
Yine de beğendim.
Saygılar
Fikret Şahin
1930 yılında doğdu............İlk şiiri 1942 yılında “Yurt Gazetesi”nde yayınlandı ve böylece 63 yıllık sanat macerası başladı.1960’lara kadar yazıp çeşitli dergilerde yayınlattığı şiirlerinin hiç birini kitaplarına almadı. Esas sanat dönemi 1973’de yayınlanan Seyran kitabıyla başlar ve üslûbu netleşir.
1962’de Akşam Gazetesiyle Türk Kadınlar Birliği’nin ortaklaşa düzenledikleri Türkiye çapındaki bir edebiyat yarışmasında hikâye dalında “İSA ile İSHAK” adlı hikâyesiyle ikincilik ödülü aldı.
1983 yılında KASD (Kayseri Sanatçılar Derneği) tarafından yılın şairi seçildi.
1986 yılında “Bir Çift Beyaz Kartal” adlı kitabıyla şiir dalında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü aldı.
1986 yılında çıkarmaya başlayıp 37 sayı çıkardıktan sonra ekonomik sebeplerden dolayı kapatmak zorunda kaldığı “Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi” ve ülkenin dört bir yanında kendisini ispatlamış şairlerin katılımıyla 16 yıldır aralıksız gerçekleştirilen “Geleneksel Dolunay Şiir Şölenleri”yle şiiri ayağa kaldırmaya soyundu ve vermek istediği mesaj Türkiye genelinde yayıldı.Kurmuş olduğu Dolunay Yayınları ile de yazarlık ve şairlik damarı olan gençleri edebiyat dünyasına kazandırmayı amaçladı.
1989 yılında Kültür Bakanlığı’nın tercihi ile Türkiye’yi temsilen STRUGUA ULUSLAR ARASI ŞİİR AKŞAMLARI FESTİVALİ’NE katıldı ve burada bir de tebliği sundu.
1991 yılında Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen münacaat yarışmasında “Beyaz Dilekçe”isimli şiiriyle birincilik kazandı.
1993’de Türkçenin Uluslararası 2.Şiir Şöleni”için gittiği Kazakistan Başkalası Almaatı’da “Büyük Abay Ödülü”yle ödüllendirildi.Ayrıca “Uzunağaç Kolhozu”nda kendisine at hediye edildi ve Çapan giydirildi.
1997’de Malatya Büyükşehir Belediyesinin açmış olduğu Malatya konulu şiir yarışmasında birincilik ödülü aldı.
1998’de iki aylık “Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi SEVİYE” (Mart-Nisan 1998) 6.sayısını “Yaşayan Türk Şiirinin Dede Korkutu Bahaettin KARAKOÇ”üst başlığı ile; 2003’de “Mefkûre” Dergisi 11.sayısını “Türk Şiirinin Yaşayan Aksakalı”üst başlığı ile Bahaettin KARAKOÇ özel sayıları olarak çıkardı.Aylık fikir ve sanat dergisi Türk Edebiyatı ise Temmuz 2003 tarihli 357.sayısında kapağına şairin fotoğrafını koyarak”Şiirimizin Yüz Akı Bahaettin KARAKOÇ”spotuyla açtığı dosyada ona geniş sayfalar ayırmıştır.
2003’de Türkiye Yazarlar Birliği 25.yıl faaliyetleri yaşayan yazarlara saygı”kapsamında”Şehrin Kapılarındaki Şair Bahaettin KARAKOÇ ve Türk Şiirinin Çeyrek Asrı”2 gün süren (17 Mayıs 2003-18.Mayıs 2003) bir program gerçekleştirdi.
Çeşitli üniversitelerde şair ve sanatıyla ilgili çok sayıda bitirme ve yüksek lisans tezleri yapıldı.
Onlarca şiiri yabancı dillere de çevrilmiştir.
2004’de sponsorluğunu başından beri Tarsus Belediyesinin yaptığı “Karacaoğlan Şelâle Şiir Akşamları”etkinlikleri içerisinde her yıl bir şaire verilen “Karacaoğlan Onur Ödülü”nü aldı.
Şiir,hikâye ve yazıları Hisar,Varlık Yıllığı,Türk Edebiyatı,Dolunay,Doğuş Edebiyat, Milli Kültür, Kültür ve Sanat gibi yüzlerce sanat edebiyat dergilerinde yayınlandı.Önceleri halk şiirine daha yakın olan şiir anlayışını son dönemlerinde modern tarzla birleştirip kendine özgü yeni bir çizgi ortaya koymayı başardı.
Birebir yaşadıklarını yazan yazarken de yeniden yaşayan KARAKOÇ, gölgesi, çiçeği, meyvesi ve kendine özgü bir aroması olan şairlerdendir. Şiirde biçimi bir enstrümana benzetir, bunu da sesin belirleyeceğine özellikle vurgu yapar.”Yarar yönünden ister meyve versin, ister gölge, ister yaş olsun ister kuru, ister bir tenhada dikili dursun ister bir eşya olarak evimizin bir yerinde otursun, ağaç hep aynı ağaçtır, muhakkak bir yerde ihtiyacımızı karşılar. Sağlam bir etik, ilkeli bir estetik ve helâl ölçekli bir yarar sarmalında şiir de tıpkı bir ağaç gibidir; sanatı besleyen bu üç ana arterdir.”diyen Karakoç bir yerde şiiri tanımlarken de “kalbin bir zikir aracı olan şiir, trajik bir iç yangını, aşkın sıcak kanatları altında doğan bir kutsanmış sözler armonisi ve dört kelimeyle özetleyecek olursak evrensel bir dua biçimidir.”der ve bu tanımlamanın sınırlarını daha da genişleterek”Mutlak Gerçeğe,Mutlak Güzele Yönelmenin dillenişi ve Kalbin Dirilişidir”hükmüyle noktalar.
Bahaettin KARAKOÇ’un sanatı hakkında Prof.Dr.Sadık Kemal TURAL “Baheettin KARAKOÇ kırk yıllık şiir maceramızın dünyasında kendi şiir tekkesinin şeyhi olanlardan.Üslubu,hassasiyeti ve form kullanmasıyla adeta bir şiir şeyhi “derken”, Prof.Dr.Ahmet Bican ERCİLASUN,”Karakoç şiir altın arayıcısıdır ve fakat yalnız altın arayıcısı değil,o bir dil kuyumcusudur da.Ay’ı,güneşi dağı,düzü,geceyi,gündüzü bir mücevher halinde bize sunar ve müthiş bir söz virtüözüdür.Kelimeyle şiirle bizi büyüler ve kendinide bizi de uçsuz bucaksız hayal alemlerinde uçurur”demektedir.
Velûttur.”Mola yok, yola revân”diyor ve hâlâ sımsıcak şiirler yazıyor.
burayı köye çevirmeliyiz acilen
şehrin yanlarından biraz gökdelen aldırsak olur bu
biraz da yayla rüzgarıyla fönledik miydi tamamdır
plazaların uygar sakallarını
gerisi nasılsa hallolur be kemal emmi
senin varlığın bile yeter zaten her yeri köy kılmaya
hafta sonları kalbine pikniğe gelesim var
askılı atletim ve cızgılı picamalarımla
@..
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta