Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektup ...

Bakmadığım sırada yine bir kavga gürültü kopmuş gibi burada. Adam olan kendi şiirini yazar, olamayan başkasında kusur arar. Bulamazsa da yakıştırır. Ne kadar zor insan olmak!

Karısını o kadar çok seviyor ki TECRİTTE bile bir çakı bulup kol kayışına ismini yazmak lüzumunu hissediyor peh peh...Biraz sabret belki bir hafta içinde oradan çıkarsın , burası demir perde gerisi ülkelerin hapishanesi değil, çıktığında da nerene yazıyorsan yaz...Konuşacak hiç kimse olmadığından yakınıyor ...Bu durum nasıl olsa çok sürmez çıktığında istediğinle istediğin kadar konuş...Sanki adamın bütün hapis süresi TECRİTTE geçmiş gibi ...Gel de söyleme, bu adam aşkının derinliğinden bahsediyor,(kayışa bile kazımak istiyor ) sonra da o kadını defalarca aldatıp gül üstüne gül kokluyor...Bu onun başta sevgi olmak üzere her şeyde, şiirde bile YALANCILIK , hercailik yaptığının gösregesi değil midir...? Durumları abartarak şiir diye mektup yaz bu düzyazıyı her okuyan da hiç düşünmeden acısın sana...Soruyorum bu adamın hapis hayatının kaç günü TECRİTTE geçmiştir...? Hep böyle konuşacak kimsesi olmadan , imkânsızlıklar , havasızlık içinde mi hapiste yatmıştır...

Bütün yalnızların, mahkumların,şairlerin dünyalarına atabilecekleri bir form-at..

Aldatmak mı ' bu gün beni ilk defa güneşe çıkardılar..'
aldandım şavkına napim;)

Nazım şiirine dair söyleyebileceğim tek cümle var;
her şiirinde insan nabzı atıyor..kalabalık hem de...

bütün şiirlerinin sanatsal ve edebi değeri vardır demek ayrı bir tartışma konusu ama kesin olan bir şey varki; en iyi şiirlerini birilerini aldatırken yazmış.. ki bir çok şiir-yazar için geçerlidir bu durum.. bazıları somut, bazıları soyut..

'aldatmanın tadı şiire ulaştırır, ya da cennete-cehenneme)

Gider-im.

'Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.'
Farkına varmak, toprağın, taşın,
Hissedebilmek havayı,
Ve kaydebersem davayı...
Dişimin hakkı, ekmeğin aşın..
Şükredebilmek bir parça gökyüzüne...
Mehmet YUSUFLAR

saygılar ustam...

Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,


duvarla gökyüzüyle bir bütünlük içinde
ruhlarını duymuş. asıl iş yazmakta değil, neyi nasıl hisettiğindedir. bu yüzden büyüktür Nazım Hikmet, Ahmet arif, Necip F.Kısakürek.

Şiir ( mektup ) fena değil ; lâkin , bazı yadırganan yerleri var...Meselâ :

Tecrit dediğin , kaç gün sürer ki ;
Hep orda kalmış gibi anlatmış ...
Kayışa yazmak neye yarar ki ;
Sevdiğini , defalarca aldatmış ...
Aşkına birçok yalanlar katmış ...

Serbest tarz , düzyazı geliyor bana ...
Mektup yaz , gönder her akrabana ...
Bu şiir , bir metnin kırılmışıdır ;
Devamlı oku , getir yan yana ...

Kişiler eserleri ile gündeme gelirler.Üstadın eserini köşede görmek ve yorum yazabilmek benim için büyük bir mutluluktur.Mekanı cennet olsun.
Köşe ekibini yürekten kutlarım.
Saygılarımla...

NAZIM HİKMET
Mâbetleşir fabrika,
Dişliler ilahlaşır.
Kızıl komün tefrika,
Nâzım'da silahlaşır.

Soymuş ruhunu Hikmet,
Hayal maddeyi aşmak.
O çıplak kemik ve et,
Var-yok makinalaşmak.

Sesi ecnebi sesi,
Proleterya, evrim.
Ütopyadır nefesi,
Yapar kâğıttan devrim.

Stalin gördü günü,
Halklar görmedi murat.
Kızıl çilenin ünü,
Sana Moskova'da at.

Marks'ın önünde siper,
Durulur mu cancağzım?
Türk Rus'a olur mu er?
Bize Lenin ne lâzım?
11.01.2009

Seni orada ziyarete sadece NFK gelmişti. Ben de onun hatırı için şiirine geldim. Çok iyilerinden değildi. Olsun. Bir şairin her şiiri iyi olmaz. Bir şaire şiir hayatında bir tek şiir yetebilir -birçok şaire şiir hayatlarında yüzlerce şiirin yetmediği gibi-