Ben ne kutsal bir mabedim, ne sıradan eşmeyim.
Sarıbeyler’in sembolü, tarihi bir çeşmeyim.
Hüseyin Çeşmesi diye, koymuş koyan adımı.
Bir kez içen unutamaz, benim meşhur tadımı.
Kazma ve küreklerle, kaynağımı oymuşlar.
Temelime ilk taşı, dualarla koymuşlar.
Beni yapan ustalar, çoktan toprak oldular.
Salihler arasında, yerlerini aldılar.
Ben aktıkça sevabımdan, onlar da pay alacak.
Amel defterlerinde hep, açık sayfa kalacak.
Ne fırtına ve depremler, ihtilaller gördüm ben.
Yılları yüzyıllara, ilmek ilmek ördüm ben.
Yıllarca tek oluktan, nazlı nazlı aktım ben.
Sarıbeyler’e tepeden, hayran hayran baktım ben.
Önümden geçen herkes, durup bir su içerdi.
Dinlenip el-yüz yıkar, ancak öyle geçerdi.
Yavuklular ilk önce, koşup bana gelirdi.
Eski bir adetti bu, herkes bunu bilirdi.
Edebiyle buluşup, konuşurdu gelenler.
Uyarılırdı derhal, bu yasağı delenler.
Oğlanlarla kızlar hep, ayrı yerde dururdu.
Kalpleri heyecandan, hızlı hızlı vururdu.
Sevdiğini görenler, mutluluktan uçardı.
Yüzünde tabak tabak, kırmızı gül açardı.
Titrerdi heyecandan, su doldururken eller.
Düşünce kırılırdı,hem testi hem hayaller.
Gece de boş kalmazdım, hep olurdu bir gelen.
Hiç görmedim maalesef, gece gelip de gülen.
Aşıkların verdiği, sözlere şahit oldum.
Kanlı yaşlar boşalan, gözlere şahit oldum.
Nice sevdalıların, feryadını dinledim.
Zaman geldi kahrımdan, onlarla bir inledim
Dertli delikanlılar, türkü söyler ağlardı.
Sanki benle beraber, gürül gürül çağlardı.
Yıldızlar gülümserdi, gökyüzünden bakarak.
Bazen selam yollardı, süzülüp de akarak.
Kaç merhumun son nefeste, son içtiği su oldum.
Yeri geldi hak edene, yarılmaz pusu oldum.
Bunca yıldır aktım hep, hem de hiç tıkanmadan.
Tükenmezdi benim suyum, insanlar tükenmeden.
Ne hikmetse bir sabah, dozerlerle geldiler.
Ben hayretle bakarken, sırtlarımı deldiler.
Genişletip arkamı, birkaç gün beklediler.
Buldukları yeni suyu, hazneme eklediler.
Bina yaptılar arkama, ben ortada kalakaldım.
Şaşkınlık içersinde, düşünceye dalakaldım.
Kapattılar üstünü, yaptıkları terasla.
Alay ettiler sanki, tarihi bir mirasla.
Üç oluklu ve depolu, bir çeşme kondurdular.
Kestiler suyumu benim, kanımı dondurdular.
Yeni suyla birleştirip, yeni çeşmeye taktılar.
Sonra karşıma geçip, bir de bana baktılar.
“Yıkın” dedi birisi, acımadan yıktılar.
Dozer ile devirip, üzerime çıktılar.
Taşlarım bölünürken, sanki ruhum söküldü.
Şuursuz ağızlardan, kahkahalar döküldü.
Güya yeni çeşmeyle, “az suyum” çok edildi.
Vicdanlar sızlamadan, bir tarih yok edildi.
Yeni çeşmeye verdiler, yine benim adımı.
Hem şeklimi bozdular, hem de leziz tadımı.
Hüseyin Çeşmesi olsa da,yine şu anki adım.
Ne eski neşem kaldı, ne de o eski tadım.
Mazide kaldı bütün, yaşanan güzellikler.
Birer birer yok oldu, bana has özellikler.
Oruçlar açılırdı, bir zamanlar karşımda.
Melekler dolaşırdı, arzımda ve arşımda.
Tarihe ışık tutan, yüzümü soldurdular.
Etrafımı sevimsiz, çöplerle doldurdular.
İçki şişelerinden, geçilmiyor yollarım.
Kırıldı dua eden, göğe açık kollarım.
O kadar gelen olur, ama hiç kirletmezdi.
Şimdiki gibi beni, utançtan terletmezdi.
Keşke kurusaydım da, bu hale gelmeseydim.
Ömrümce ağlayıp da, hiçbir gün gülmeseydim.
Kurut beni Allah’ım, artık suyum akmasın.
Ustalarım kabrinden, acıyarak bakmasın.
Bir çeşme dile geldi, içini döktü size.
Arz-ı Haldir duyana, yazılan bunca dize.
Bu şiiri okuyan, bana dua buyursun.
Acınacak halimi, tüm dostlara duyursun.
SAVAŞTEPE/BALIKESİR
İsmail SıkıcıkoğluKayıt Tarihi : 6.11.2006 21:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tarihi, kasabamızın tarihi kadar eski olan bir çeşmeydi 'Hüseyin Çeşmesi' 9-10 yıl kadar önce,suyunu çoğaltmak bahanesiyle acımadan yıktılar ve yerine 'çağdaş' bir çeşme diktiler.Ne olduysa ondan sonra oldu zaten... Bir tarihi sorumsuzca yok edenler,eski değerlerimizi ve kültürümüzü de yok ettiklerini anlayamadılar...Kasabaya hizmet ettiklerini zannettiler.... Geçenlerde bir akşamüstü uğradım bu çeşmeye....kimsecikler yoktu...yani akşamcılar damlamamıştı henüz.....kırık içki şişelerinin ve çöplerin üzerine basmadan yaklaştım çeşmeye....kapalı olan musluklardan aheste aheste damlalar düşüyordu gözyaşı kadar manalı...Lisan-ı Hal ile başladı anlatmaya...dinledim....dinledim.....dinledim ve eve gelir gelmez de size aktarmak üzere kağıda döktüm....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!