Çıkışın bittiği yerde gerçekleri mi yitirmiştik, kendimizi boşluğa atarken?
Hangi ruh haliydi bu?
Kendi benliğimizle savaşırken, birbirimizin acılarını mı unutacaktık?
Sadece bir beden sarsıntısı değildi bu çaresizlik… Sevgiye saygının zorlanmasıydı dik durabilmekte…
Bir can diğer bir canı kanatamazdı…
Bu şaşkınlık içinde bocalarken, şaşırmış bir ruhla dolanbaç içinde dönüyorduk…
Yıkılan ben oldum…
Sen her şartı zorladın,
bense sadık kaldım saygın aşka…
İşte kabullenemediğim buydu…
Kendi çıkarı için, aşkı ezenlerden olmamak ve yapmak istediğim buydu…
Bu keskin bir düşünceydi.
Kendimin kendi saygınlığı ile boğuşmasıydı… Ve çift taraflı bir düşünce keskinliğidir… İki defa keser kendi hislerini…
Çift bir darbe bu…
Zoru gören kolaya çabuk dönerdi. Sevmekmiş, saygınlıkmış, adaletlice düşünmekmiş ve temiz yapı… İşte uyamadığın bu kuraldı.
Uyamadığın…
Sevgi kural dışı yaşanamazdı…
Ve kolayı zorladık…
Ezerek…
Sökerek…
Alarak…
Yalanlarla çemberde kalarak…
İşte yapamadım bunları ve acı bulamacında boğuldum…
Hatamdı, durma noktamın merkezini işaretleyememem…
İşte sevgide kaybolduğum noktam, merkezimde şaşırmamdır…
Ve
Bu şaşkınlıktır ki, belki daha yıllarca daha seni düşüneceğim…
Bir insana verilecek ceza sevgide, git hem de iki defa git deyip, beni unut demek ardından…
Beni hep unut, demek… Ver o zaman unutmanın kuralını…
Seni seviyorum demem bile bir ceza değil artık… Senden tiksiniyorum…
Omuzlarını yukarı kaldırarak sen bilirsin diyeceksin, biliyorum ama sen cevap hakkını hâlâ kullanıyorsun, git diyerek devamlı,
durmayasıya git diyerek, yazarak…
Seni sevdim,
geçen günlerin hatırına sevdim…
Unutmuyorum…
Ama
acıların artık yüreğimi deliyor… Yeter artık çamurunu sıçratma bana…
Yokluğunun bedelini ödeyeli çok oldu…
Bir ben yetemedim sana, bir ben gibi ben olamadın…
Evet
bir sen gibi sen olamadı hayatımda ama iyi ki olmamış…
Yama yama acılarla dolaşacak bir bedende bir yürek yok bende… Artık…
Seni unutmamakla da senden hınç almıyorum…
Sor beni kendine… Beni suçlayacak bir şey bul ve sonra git de…
Duvar duvar duvarlar yıkıldı üstüme, ezildim ama sana dön gel demedim…
Geceleri rüyalar yıkıldı üstüme…
Bir var oluş tepinmesiydi bu, dizlerim gömüldü batağa, düşüncelerim çıkmazlarda dolaştı,
adressiz mektupları elime alarak bir cihan yer dolaştım, hiçbir kapıda isminin etiketi yoktu…
Adın kayıp isimlerde bile yok…
Bense vurguna vurgunla savaşıyorum…
Sor beni kendine… Beni suçlayacak bir şey bul… Ve sonra git de… Hem de defalarca…
Unutma ki yalpalayan bir beden bıraktın bende…
Bir bedende sanki iki ruh… Biri yaşadıklarına bakan, diğeri geleceğiyle ürken…
Ürkek bakışlarla dolanan bir ben…
Ve
biz parmak uçlarımızla dokunuyorduk seviye, avuçlamaya korkarak… Kırmak, üzmek korkusuydu hep içimizdeki…
Kalabalıklarına bir bak… Hepsi geldi gitti, duramadılar yanında… Birbaşınasın bu düşünce kavramında…
Tek başa zorlamak bu hayatı…
Tıpkı yaralı bir kurt gibi… Önce kendi kanını yalamak, sonra da yeni kanlar aramakla geçen bir tükeniş bu…
Uzun bir yol var önünde, benimki sendekinden kısa… Yalnız kalacaksın bu kulvarda…
Geçmişin ardında bu gün gibi, geleceğin ise dün gibi her gün…
Korktuğumuz şeydi tek başına kalmak… Ben yaşıyorum… Belki sende yaşıyorsun, işte korktuğum buydu…
En azından birimiz başarmalıydı bu yalnızlığın üstesinden gelerek…
Hatasız mıydık? Hayır…
Düşlerimizi birleştirip bir gerçek gün yaşamayı hediye edemedik kendimize… Hani denir ya ne verdin bana hayat, diye…
Böyle işte…
Yarınlar dünden daha yalnız olacak…
Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 10.12.2009 12:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Yılmaz 4](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/10/bir-can-diger-bir-cani-kanatamazdi-deneme.jpg)
(10)puanımla taçlansın saygılarımla
TÜM YORUMLAR (2)