“çakıl taşı kadar özgür olmak isterdim” dedi
ayakları köpükler içindeydi,
adı denizdi ve kendisinin içinde duruyordu
sonra köpüklerini ayaklarının üstünde bırakarak
çekildi kendisinden, sürüklenen bir çakıltaşını
avuçları arasına aldı ve onu birşeylerden kurtarmış gibi bana baktı
“çakıl taşı kadar özgür olmak isterdim” dedi
Sevdanın ateşi eğer
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Devamını Oku
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
demek alabildiğine hürriyet yok..bir çakıl taşı gibi sürüklenmek ,suya; takılmak ,kuytu bir köşeye ;uzanmak bir dostun yüreğine bir vakit sonra esareti duyumsatıyor... Hayata sıkı sıkıya tutunmak : bazan ihtiyaçtan bazan da zorunluluktan
incitiyor gibi bizi...
Belki de hayat incinmek, akıp gitmektir ... tutku ile başkaldırı arası birşey. KUTLARIM.
Sevgili Boratav,o ilk okuduğum şiirdeki ses nereye gitti?
hala beyninin içindeyse bırak dışarı çıksın,senin kulakların duysun,görsün,benim de buradan okuyan gözlerim...Şiirler gittikçe içe kapanıyor.Biliyorum,denizin dalgalarına pek güven olmaz ama,sen çakıl taşını sürüklenmekten kurtardın,ya sesin,onu kim kurtaracak?
başarılar.
çok güzel bir final, öykümsü bir şiir yine.ellerinize, yüreğinize sağlık.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta