Bir Beyoğlu Masalı Şiiri - Dinmez Er

Dinmez Er
1210

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Bir Beyoğlu Masalı

Tutunma

“Her aşk hikayesiyle gelir”
Ah Beyoğlu, bir beyin oğlu,
Zor beyin oğlu,
Sömürdü, kanımı emdi,
Yiyip bitirdi bir canavar
Çılgına çevirdi beni,
Bu meyhane benim,
O meyhane kimin diye dolaşan,
Beyoğlu’nu mesken tutmuş,
Yirmi beş otuzunda,
Berbat bir durumda
Örtün üstümü, öleyim dediğim anda,
Yitti zaman boşaldı masalar,
Işıklar karardı kapandı meyhaneler…
Ne bekleyenim var ne gelenim,
Aşk bana uğramaz, arayıp sormaz,
Yüzü sararmış bir sokak lambasına,
Dayadım sırtımı havada çiçek kokuları,

İncecik uzun parmakları,
Mona Lisa duruyor karşımda,
Narin omuzlarında heykelsi başı,
Simsiyah iri gözler, parlak saçları,
Sıradan giysiler içinde olsa da,
Çok çekici ve çok güzeldi,
Kimselere benzemez bir güzellik.
Gülümseyen gözlerinde gizlenmiş hüzün,
Gitmekle kalmak arasında suskun kararsız,
Saymadım sayamadığım günler geçip gitti,
Geldiği gibi birden kayboldu hayaldi sanki,
Meyhane, masamda kırmızı bir gül demeti,
Mona Lisa su bardağına gülleri koyuyor,
Rakıma su katıyor bakışıyoruz karşılıklı,
Bir şeyler konuşacağız, nasıl başlayacağız?
Işıklar sönmüş mumlar yakılmış,
Havada anason kokusu,
Yerlere kurumuş gül yaprakları saçılmış,
Kara iri gözlerinde bulutlar var,
Neden dedi yalnızca, niçin içiyorsun?
Yabanda şırıl şırıl akan su gibi berraktı sesi,
Hiç, dedim hiç!
Kendi sesimi zor duydum, o duydu,
Cevabını alamamış sessizce bekliyordu.
Aşk dedim Mona Lisa bakışlım, Aşk!

Göğsü hızlı hızlı yükselir inerken,
Canının acısı, yüreğinin isyanı şekillendi,
Dudaklarında, her sözcük bir mermiydi:
Kurtlar, kuşlar dağlar, taşlar, ormanlar ,
Nehirler, göller, denizler sustu, dünya durdu.
O konuştu…
“Ne ana baba bacı kardeş ne de hısım akraba,
Tutunmak istemiş hayata herkes gibi,
O hırsla avuçlamış gül karanfil demetlerini,
Beyoğlu’nun bilinmezlerle dolu kapı içlerini,
Meyhanelerin barların masaları, pasajlarında,
Beyoğlu sokaklarının kalabalığında dolaşırdı,
“Gonca güller, karanfiller vereyim abiler, ablalar,
Kırmızı güllerim, kan karanfillerim var” derdi
İniltiye benzeyen cılız sesiyle ve bezgin,
Zabıtalar kovalar o kaçardı kimliksizdi üstelik,

Sonra içinin kimsesizliğine döner kapı kapanırdı.
Duvarlar karanlığa gömülürdü sesler biter,
Sözcükler dudaklarında eriyip giderdi.
O, karanlığı ve sessizliği hep ölüme bağlardı,
Oysa ölüm beyazlar içinde gelirdi o bilmezdi,
Günlerin alacasında güller derlerken bahçelerden,
Parmakları kanardı, görür umursamazdı,
Hissetmiyordu artık acıya alışmıştı,
Bir el vardı ona uzanan tutmak isteyen,
Bir türlü uzatamıyor tutunamıyordu ele
Rüya mıydı yoksa bütün bunlar,
Her gece aynı rüya görülür müydü?
Beyoğlu, ışıklar, süslü vitrinler girerdi araya,
Direnci kırılır uyur kalırdı.”

“Tutulma” bilinmeyen diğer adıdır aşkın,
Uzanan dala tutunmak aşka davetti.
“Her aşk hikayesi ile gelir,
Her aşkın bir hikayesi vardır”

Dinmez ER / Şiirleri / Çeşme / 2019. 02. 11 /
NOT: “Romanlara konu olacak kadar trajik bir o kadar gerçek hayat hikayesini
şiir diliyle yazmak andımdı.”

Dinmez Er
Kayıt Tarihi : 12.1.2020 22:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dinmez Er