Bir beyaz kartal geçti Tanır’dan Şiiri - ...

Mehmet Gözükara
269

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Kahramanmaraş’ta ikamet etmekte olan, Türk şiirinin beyaz kartalı, hemşerimiz Bahattin Karakoç, 25 Ağustos’ta yaptığımız piknik sonrası, bizlerle vedalaşırken “Çocuklar, buraya bir daha geleceğim! ..” demişti. Biz de bu sözünü bir müjde olarak algılamış ve o günü, kulağımız seste, iple çeker ol-muştuk.
25 Ekim’de (Perşembe) başlayan Kurban bayramında, bayramlaşmak üzere telefon açmıştık. Hal hatırdan sonra, Bahattin ağabey, Haşim Kalender’in Hurman çayının üstünde bulunan, oda büyüklüğünde ve yerden iki metre yüksekliğindeki oturma yeri-ni/haymasını kast ederek, “Bu pazartesi geliyorum o leylek yuvasına… Kış bastırmadan, o havayı bir daha ciğerlerime çekmem lazım…” dediler. Beklediğimiz muştuyu almıştık; ama bu arada, hava nasıl olacak, ya soğuk olur da misafirimizi üşütürsek diye de kaygılanmadık desek yalan olur.
***
Sekizi yirmi geçe Maraş’tan çıktıklarını Yasin Mortaş’la yaptığımız telefon görüşmesinden öğren-dik. Çalıştığımız gece vardiyasından Haşim Kalender’le birlikte çıkmıştık. Yaptığımız istişare sonucu, ben doğruca, Tanır’da Marabuz istikametine beş km daha giderek varılan sakaya giderken, Haşim de, Afşin üstünden dolanarak piknik için gerekli malze-meyi alacak; sonra misafirlerin gelmelerini bekleye-cektik.
Öyle de oldu. Ben erken vardığım sakada ön hazırlıkları yaparken Haşim, iki oğlu Hacı ile Ömer de beraberinde olduğu halde geldi. Ora-bura derken, kulağımıza çalınan sesler misafirlerin geldiklerini işaret ediyordu. Haşim aceleyle kalktı ve “Bahattin abiyi, bir Hurman gezisi yaptırıp öyle getireyim” diyerek yanımızdan ayrıldı. Haşim’in, henüz gelmiş konukları, çevreyi dolaştırmak amacıyla bizden uzaklaştırdığı, arabanın giderek zayıflayan sesinden anlaşılıyordu.
Misafirlerden, bulunduğum yere gelen Tanırlı Bünyamin Bozkurt, kahvaltı yapmadan yola çıktıklarından, hazırlayacağım kahvaltıya yardım etmek için geride kaldığını söyleyerek işe koyuldu; bir taraftan da hoş-beş ediyorduk.
Kahvaltıya yardım etmekte olan Bünyamin ara ara iç çekiyor, bir yandan da gözleri bulutlanı-yordu. “Hayırdır, nedir sana böyle iç çektiren? ..” diye sorduğumda, “Sorma Mehmet hocam…” der-ken, anlatacağı şeylerin içine sığmayacak büyüklükte olduğu hissini veriyordu.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta