Bir Besni Vardı... Şiiri - Nuri Dayıoğlu

Nuri Dayıoğlu
2

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bir Besni Vardı...

Bir Besni vardı
Rüzgarla gölgelenen
Taş ve kerpiç duvarlı dehlizler,sokaklar
Sır verir gibi gözlere
Tarih anlatırdı

Bir Besni vardı
Çekiç sesleri şafakla yüklenirdi kulaklara
Geçerdi Külhanönünden yorgun,yaşlı
Sırtında insanlığın yükü umursamadan
Ya odun yüklü bir kaç merkep
Yada bir iki hamal
İnerdik Tuzlupınar'dan aşağıya
Nefes nefese bulurduk kalabalığı
Başlarında altıgen şapka
Ayaklarında şalvar...

Bir Besni vardı
Kara sinekler iner kalkardı acımasızca
İlkel toplumlara örnek öyleki
Ölüm dansını ilk kez onlarda gördük
Toprakla oynaşan çocuklara karşı

Bir Besni vardı
Dokuma ölçerdi metreler
Dokuma keserdi makaslar
Alman savaşını tartışarak

Bir Besni vardı
Şerbetçiler Güneş'e şerbet satardı
Körüklenen sıcaklarla
Köşker pazarında yalınayak
Bir uyuşukluk içerdik,anlaması öylesine güç
Kösele,meşin kokusu yudumlayarak


Bir Besni vardı
Keser ve bıçkı sesleri
Koşardı kanat atarak
Tahtalıoba hamamından tabakhanelere
Gündüz karanlığında
Nar kabuğı köpek pislikleri
Çıkmış gırtlağına kadar
Elbeşte vururdu bir kaç tabak

Bir Besni vardı...
Mezar bahçesinde ay çiçekleri
Aydınlık görmenin sevincindeydi
Çıkınları bir buruk mutluluk dolu
Selam verir gibiydi gidip,gelenlere
Ve insanlık dökülürdü
Dökülür hala...
Sadaka isteyen ellere

Bir Besni Vardı
Ve çiçekler Güneş'i öperdi Çıkşille bağlarında
İnerdi Kızılbayır'a ilkel bahçeler
Sevişirdi ikindi gölgeleri asmalı yamaçlarda
Sonsuzluk şarabını sunar gibiydi
Çocuk resimlerine konu çiçekler
Onlarki bir başka severlerdi
Ağaçları,çiçekleri
Değerdi çığlıkları ışığı avuçlamış
Çördük otlu tepelere
Ve çocuk süpürürdü sultani söğütler
Turuncu gölgelere

Bir Besni vardı...
Süphane selam verirdi uzaktan
Bir fonografın cılız sesinde
Yer yer toz yağmuru ıslatırdı gözlerimizi
Kızarıp, şişerdi gecelere inat
Trahomlu hasta gözler
Ama yinede mutluydu bu kentin insanları
Mekik şakırtıları Besni dokurdu tezgahlarda
Anadolu'da Besni satardı eller...

Bir Besni vardı..
Kuyucak yollarında kızlar
Tertemiz...
Çiçeklerden toka yaparlardı saçlarına
Bir türkü duyulurdu Kayapınar Vadisinden
Yanıkmı yanık
''Şafak söktü sunam yine uyanmaz''
İnlercesine
Ses akardı Acem deresinden su yerine
Hele o ceviz ve dut ağaçları
Tanrı'nın büyüklüğünü söylercesine
En hoyrat..
Kucaklardı toprak damlı evleri
Kozluca obanın bahçelerinde

Bir Besni vardı..
Belpınar yıldızları tutardı
Akşam bulutlarıyla
Bir alev yığını olurdu geceye dönüş
Upuzun çimenlerde
Sarhan'dan Kızılcapınar'a
Gölgeler otururdu
Evsinler tüfek kusardı
Bedirse dağlarında
Havayı kanatırdı barut kokusu
Ve yarıda kalırdı şarkısı kuşların


Bir Besni vardı..
İğde kokuları saçardı Korupınarı
Solda çat obası
Sağda Elder'e doğru
Koşmalar dizerdi ozanın biri;

Gümüş deresinden bulut gelipte
Kar yağdırıp zemheriyi veripte
Ocaklar önüne minder seripte
Pestil ile yoğurt yerdik bir zaman

Sülüklü dereden korkar geçerdik
Kandil tepesine sofra açardık
Kara mancınığı nişan seçerdik
Kurşunlarla nakış ördük bir zaman

Develiğe canbaz ipi gerilir
Zurnalar çalınıp davul vurulur
Baş köşeye ağa,beyler kurulur
Çok el pençe divan durduk bir zaman

Gün yağarken kışı tutan dağlara
Serpeneler şekil verir bağlara
Can gelirdi ölülere sağlara
Peksimeti yağa sürdük bir zaman

Çiğ köfte yoğrulur,tavalar pişer
Meydan hamamında düğünler coşar
Halaylar çekerdik üçer ve beşer
Güveylere sağdıç durduk bir zaman

Karlar çözülüpte bahar gelince
Boklu çaya sular bolca dolunca
Mağara önünde kilim yununca
Bağ evine göçü sorduk bir zaman

Yaz gelince sıcaklardan bıkardık
Heyik dağlarına vurup çıkardık
Değirmen çayında azık açardık
Paşa'nın bendinde yunduk bir zaman

Bir Besni vardı..
Çatılar dahamı kırmızıydı
Duvarlar dahamı aktı yeni şehirde
Işıklar dahamı çarpıcıydı bilemiyorum
Bir burukluk içimdeydi
Kızılcaoba,Ortaoba,Meydan
Tabakhane kokusu gönderir gibiydi anımsıyorum
Tahtalıoba ve Bozmekan

Bir Besni vardı..
Akşam karanlığında sülüklü derede sürüler
Korkular kol gezerdi mezarlıklarda
Toktamış düzlüğünde musalla taşı
Uzanırdı Vusta mahallesine çan sesleri
Bir çifte patlardı Yeni mahalleden
Güllük tepesine doğru
Pınarbaşı Ayvalıçayır'a minder atardı çiçek çiçek
Kuş obasından bir yılan kaçardı mağaralara

Bir Besni vardı..
Korupanarından Çörmük'e giderken
Bir yeşil sırma gibiydi sarılar obası
Çekçevirden taş gelirdi
Siyeçli yollar boyu
Bizi özler gibidir sanıyorum
Boz topraklı
Yağlıca silkelediğimiz
Kayaardı tepeleri

Bir Besni vardı..
Yumru tepeden Bahçecik'e sevgiler uzanırdı

Bir Besni vardı..
Bir çoğunuz bilemezsiniz belki
Ta... orda kaldı...

Nuri Dayıoğlu
Kayıt Tarihi : 17.7.2010 11:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nuri Dayıoğlu