Ben, kelimenin oğlu
Yoktum yokluğuma atılan tohum
Deprendi hatta sarsıldı ruhum
Ben varlığım’çün ol diyenin kulu
Ben mayası esrarlı
Kavrulmadan pişmeye heveskar
Brütüsler’in katledemediği inatçı Sezar
Bir tek kararsızlığı tutarlı
Ben yadırgın bakışlı misafir
Karınca lisanınca sayhalar salan
Çevirsem alır mı havsalan
An olur çifte kalp, dem gelir kafir
Ben yıkılmayan sevgi
Söndürülemeyen öfke
Yadsırım kimi görsem içimden özge
Siyah-beyaz olan gökkuşağının rengi
Ben yürürken hayatı rüzgarla arkadaş
İçime doğru isyanlar evreni
Boyun eğen kainata yoldaş
Ben zamanları beceriksiz
İşleri ardında ille de keşke
Kusursuzlar mı girer sadece köşke
Mahzunum ve hüzünlerim deliksiz
Toprak soyluyum var mı ötesi
Ölüydüm
Balçığımın cıvıklığı kururken
Çın çın öttüm
İblis dokunup dururken
Cennet yurtluyum var mı ötesi
Doğarken bırakmadı alışkanlığını şeytan
Dokundu bana ve ben ağladım ciyak ciyak
Ağlarken ciğerimi parçalayarak
Bir şeyler aktı mı hayalimden o an
Ben kibrin iğreti durduğu varlık
Beynimi kaşır katmerli sorular
Ben küçük yaratık
Ben; fora yelken, meraklı, uçarı
Zemine ağırlığımı yükledim
En hafif tülekleri kendime ekledim
Turlamaktayım tümseği haşarı
Ben uzun yolcu lafın kısası
Uzak yollardan ağır kaygılarla
Ben kaçak yolcu elinde asası
Konya- 2002
Ali Çağlar DenizKayıt Tarihi : 13.6.2006 23:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsanın kendi kendinin farkına varması aslında çok uzun uğraşlar sonunda meydana gelir. Çok yollar kateder insan ben neyimin cevabını bulmak için. Neden burdayım'ın cevabı çok daha zordur. Bir de bunlara nerden ve nereye'yi ekleyenler vardır ki, işi daha da içinden çıkılmaz hale sokarlar. Oysa eksikliklerimiz bizi tamamlar, zaaflarımızla güçlüyüzdür, kendimizi olduğumuz gibi kabul ettiğimiz takdirde gelişmeye fırsat buluruz. Sorgulamanın sınırı yoktur akıl için. Herşeyi düşünmek ister özgürce. Dogmalar keser yolunu, iki tercihi vardır. Matrix filmindeki hap sahnesi tüm hayatın bir özetidir adeta... Kızıl hapı yutanlar sıkıntı çekerler, alışılmazın üstünden gelmeyi seçmişlerdir. Mavi hap ise alışılmışın kültürel kodlarını içerir. İçinde varolunacak bir kültüre sahip olmak kafa konforunu artırır insanın. Ama düşünmeme pahasına, ama özgürlüğüne zincir vurma pahasına. Düşünmesine gerek yoktur, kabul eder başkalarının kendisi için düşündüklerini. Ve böyle anlamlandırır kainatı, etrafını ve en önemlisi kendisini. Öyledir, yoksa bu kadar bölünmüş insanlık her bölünme içerisinde nasıl huzurlu adalar halinde yaşamaya devam edebilirdi ki? Rahibe Teresa'nın kalbindeki Tanrı sevinci, Gazzali'deki Hak bilgisi, Socrates'in Daimon'u hep aynı kapıya çıkıyor belki. Zihnimizi parçaladığımız kadar Çok'uzdur. Zihnimizi toparladığımız kadar Tek.
(valla laf aramızda bencede zor şeyler söylüyorsun)
Fakat bilgi eksiğim var , size danışmam icap edecek , esirgemezseniz ,tebriklerimle.....
TÜM YORUMLAR (2)