yetim düşlerimiz var diye
hor mu görülsün sevdamız
dünyevi işlerimiz var diye
sanmasınlar ki bizi unuttu Mevla'mız
bizim dualarımız kuytularda saklı
zorbaların anlamaya yetmez ki aklı
bir beladan türeyip içimde mumyalanan
sarmaşık gibi hıncıyla ömrüme dolanan
milat kalıntısı şaibelerin
can evinden mi geldin
körpe duyguların
vahşi avından mı geldin
bir bak buz tutmuş vaat ettiğin kaküller
tomurcuk hasretiyle duaya uzanmış güller
sesimde infilak etti ismin
kış gibi bakıyor yüzüme resmin
tanımsız bir sükut düğümsüz bir ağıt
benden aldıklarını yerin altında dağıt
beni okuduğun mısralarda aramalısın Nisa
çünkü ben aşkı kitaplara bıraktım
gül kurusu gözlerine
ölümün hangi bahanesinden baktıysam da uzaktım
uzak seferlere çıkıyor gözlerin
la yemut edasına bürünerek
şimşek gibi çakıyor gözlerin
yıllarca kuytularda sürünerek
ıstırabı evime çekiyor gözlerin
ölümün önüne çöküyor gözlerin
hayallerden bunalıp serinlemek istersin
dilerim Mevlam sana hasretin şehrini göstersin
seni bir dergahın arka kapısında
elimde esrik çiçeklerle beklesem
dudağıma Mevlevi sükutlar yüklesem
soylu gülüşler nakşeder misin üşüyen gözlerime
bilirim hicabına gizlenirsin
bil ki gizlenince de özlenirsin
kirpiklerine tüneyen yarasalar
gözlerinin kapısını aralasalar
yağmuru olsam dudağının
ruhumu kuyularına atsalar
Kayıt Tarihi : 6.9.2015 16:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!