Baktığım zaman ufak bir su
birikintisinden bir fotoğraftan
ya da küçük bir yol hikayesinden
bir jenerikten hatta doğrudan
aynadan kendi yansımasından
bir tuvale yansımış hayatımıza
nedense olduğundan daha sanal
olmasına rağmen gerektiğinden
çok daha dokunaklı görünür
gözüme ve gücünün yontusu
patlar yüreğimin ortasından
Hançeresinden vurgun yenilmiştir
elma ağacının müsveddesinden
fışkıran sarı gibi
Fırtınalı bir Akdeniz gecesinden
güneşli bir Marmara sabahına
bağlanıyordu yol
Uçuş
Tam yol
Devrim gibi
Yatakta, belden aşağısı sımsıcacık
üstü üşür bir vaziyette çünkü altında
elektrikli battaniye açık duvara yaslamış
sırtını, içinde oturuyor
Ailesinin evi bu ve iki gecedir onlarda...
Omzu üşümüş, yatağın içine gömülüyor
iyice, elindeki oyuncağı oynamayı sürdürerek
Oyuncaklar...
Fırtınalı bir sabahtı
ne tuhaf oluyordu insan
hava alanında beklenmedik
bir tanıdık çıkınca karşısına
Ne düşüneceğini bilemez
öylesine başıboş bir şaşkınlık
içindeyken hem de...
Şimdi bir karara daha imza atmalı
bir duruma daha son vermeli
bir düşünceyi daha eyleme geçirip
her ne yönde hareket edilecekse
netleştirmeli yeni yolunu
adımlamaya başlamalıydı...
Bir başlık olması şart mı?
Bir kez daha işte yine yeni bir ilk adım
bir fırtınalı sabahta..
evet..
bu Fırtına da...
Bu son görünüş, bu son hal
tam da art arda gelen iniş-çıkış
grafiğinin içinden geçerken...
Kim bilir nasıl bir fotoğraf oluşturuyordu
bakanların gözünde, görenlerin nazarında...
sevenlerin gönlünde... serencamında...
Sevgi dostu
Karşılık alamadığımız hiç bir ilişki yürümez
işte bu da yürümüyor gördüğün gibi
İlişkimiz kötürüm kaldı bu yüzden
Sanal bir tekerlekli sandalyeye
bindirdim, arkasından itip
duruyorum dostluğumuzu
Nereye kadar gidebilir ki bu böyle..
bu uçuşan iki gönülle?
Deniyor ya hep
insan yoktur insanın olmadığı yerde
denmemiştir boşuna her halde
İlk şiir dizelerini yazmaya başladığında da
böyle bir elektrik kesintisi yaşamıştı
sene bin üç yüz falan
İstanbul'da ilk yıllar...
Geldi gitti yine elektrik,
bir kaç dakikalık sevinç ışığı
doldurarak içime..
Artık karanlıkla bir işi olamaz
uygarlığımızın diyordu
"Elektriğin nimetlerine öyle çok alıştık ki..."
"Nerede benim Caanım Çıram? Ah! Ah! "
diyordu annesi, "Hükumet Osmanlı'ya
dönmek istiyor" diyen babasıyla karşılıklı
karanlık sohbeti yapıyorlar artık
Neler yapıyorsun diye soruyordun ya...
Ne yapayım be işte gelmişiz gidiciyiz
oyuncaklarımızla kah oynaya, gâh ağlaya
gâh-ı güle, bakalım bizden sonra nasıl
bir hal alacak dünya da dönecek
nasıl bir devran? ... Tekerlemesiyle
'Yaşam giderek ağır gelmeye
başladı Doktor' diyor
'Zorlanıyorum, hem de çok'
Gerçekte ne yaşıyorum biliyor musun?
Hiç
Evet hem de hiç
Koca bir HİÇ
Eskiden beri ilişki içinde olduğu
bir kaç insan dışında, hayatına
kimseyi sokamıyordu işte
çünkü sürdüremiyordu
Dolayısıyla ilişki, arkadaşlık
eskisinden de zor gelmeye başlamıştı
Vücudunun kondisyonu düşmüş
kilosu giderek artmıştı hareketsizliğinden
geri de veremiyordu o kiloları
:
'Canlılığımı yitiriyorum Doktor.'
Bir zamanlar capcanlıydı
şimdiyse adeta ölüydü
Neden böyleydi?
'...Böyleyiz! ? '
Oysa erkenden kalkıp
yürüyüş yapabilir
spor yapabilir
gezip toza bilirdi
aklına estiği gibi
Neden yapamıyordu
neden bir türlü olmak
istediği kişi olamıyordu insan
Bu insan
'Capcanlı
hareketli
yerinde duramayan
kıpır kıpır
cıvıl cıvıl olmak istiyordu ama
'Bir türlü olamıyoruz. Neden? '
'Kararsızlık sorunu mu bu
yoksa yaşla mı ilgili?
Kararsızlık ise kolayı var
belki ama yaşla ilgiliyse
ki benden son derece daha
yaşlı ve son derece hayat
dolu insanlar da var
olabiliyor yani, ben de
öylelerinden olmak istiyorum
Ne yapmalıyım Doktor?
Ne düşünmeli, nasıl
düşünmeliyim? '
Acaba düşüncede mi
başlardı ki çözüm?
Çözümü düşünerek çözüm
bulunup üretilebilir miydi?
Doktorundan bu soruların
yanıtını bir an önce almak
alabilmek ne iyi olurdu, çünkü-
durum patlaması yaşıyordu şu an...
Akdeniz'den
on sekiz on beş
on üç aralık iki bin on dört
...yazılı gerçek... sanal gerçek...
gerçek gerçek...
Kapıya vurdu..
Vurdu kapıyı.. Vurdu...
Düştü kapı...
Düş'tü... El izlerimiz
Kanıyordu boyasız satıhta
Elgizlerimiz...
Algılarımız...
Vurgun..
Seviştiklerimizle de
Vedalaşmadık
Vedalaşmayacağız da ama
Kucaklaşmadık da hiç
Vurduk kapıya.. sadece..
Kapıyı vurduk..
Durduk...
Yorgun
Sorgun
:
Bu ne cesaret?
Olay şu
:
Karakter, yıllar önce hayatlarını iki iyi yönde
değiştireceğini umduğu son derece önemli,
radikal kararlar almış ancak ne kendi ne de
çevresi onun bu karalarının etkilerinden
olumlu ya da olumsuz faydalanmayı bir
türlü başaramamıştır.
Şimdiyse ilerlemiş yaşına rağmen,
hiç değilse ebeveynleri ölmeden,
bir zamanlar ne denli isabetli
kararlar almış olduğunu onlara
kanıtlamak arzusundadır hep
ama diğer 'büyük düşünceleri' gibi
bunu da nasıl yapacağını bilememektedir
Bu sorunu da daha başka
daha derin ve önemli kararlara
sürüklemektedir kendisini.
Acaba... Acaba... bu kez
başarabilecek, ailesine kendisiyle
gurur duymalarını, dolayısıyla
kendisinin kendisiyle gurur
duymasını, sağlayabilecek midir?
Peki bunun için şu önünde duran
şans çemberini bir... son bir kez daha...
çevirmeyi göze alabilecek midir?
Üstelik ne pahasına olursa olsun!
Hep bir 'pahası' vardır, öyle ya...
O keskin yol ayrımları
hep bu önemli kararlarla
birlikte gelmedi mi? .
Bakalım bu kez nereye ayrıştıracak
karakterimizi bu çetrefil yol
ve yolculuğunun sonu nereye
nerede noktalanacak? !
Biz yine de hayırlı olsun bütün
yol ayrımları diyelim kendisine
dileyelim ve umalım ki tüm ayrılan
dönemeçler sonunda mutluluğa
doğru birleşsin, birleştirsin
Mutluluk... geçici bir kavram
bile olsa onu hedef yapmaktan
asla vazgeçemiyor insan çünkü
belli ki.. diyor cılız da olsa bir ses,
eğer bu zayıf akıntının Pınar'a,
onun da Şelâle'ye bağlanma
arzu suyu varsa yine de bu eski
Saadet Köprüsü'nden geçerek
dökülecektir Akdeniz'e..
Hey Anam hey!
Her hedef
ne şaşmak
ne şaşırmak
ne de şaşırtmak için
olsa olsa on ikiden
vurmak ve varılmak
için olmalı
Haydi!
Hedefi Akdeniz olanınsa
dünyayı dolaşmaması
sanki imkânsız gibi...
Ne dersiniz?
Habibe Merih AtalayKayıt Tarihi : 20.7.2015 11:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
13 Ocak 2015 Salı 16:43:27
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!