Gülleri, çiçekleri mahvedilen kurdu, kuşu yok edilen
Üzerinde hiç savaş, zulüm eksilmeyen
Zor bir coğrafyadan
Yaşama olan
Bağlılığımla
Mistik
Şiirlerimi yüklenip
Vahşetten, kırımdan kaçarak
Ateşe koşan pervaneler misali
Gözlerin
Gözlerimden kalsın diye
Tutkuyla sana geldim
Nazlı çiçekleri kıskandıran
Edana, güzelliğine olan
Hayranlığımla
Sana olan şu tüm sevdamla
Gamzelerin derinliğine inerek
Öpmek istiyorum öpmek, sende yaşayarak haziranı ilk kez
Yıllardır, tanrıların sevdiği o kansızlarca, uğursuzlarca
Dağı, ovası bombalanan, insanları öldürülen
Yarası derin olan zor bir coğrafyada
Rüzgâra
Soğuğa
Kışa aldırmadan
Gözlerine olan
Özlemimle
Umuda sımsıkı sarılarak
Yollara düşüp ben sana geldim
Ne olur, baharı arattırmayan o öpülesi yüreğini aç, ısıt beni
İçim acıyor içim. Diyarbakır gibi yüreğim delik deşik
Çünkü ben, kanayan bir coğrafyanın çocuğuyum
Yakıldım
Yakıldım
Kalleşçe vuruldum
Derinden yaralıyım
Üç yüz altmış beş gün
Dört mevsim
Bana zemheri, bana gücük
Her an bir filizkıran fırtınası
Ezip geçiyor beni
Hüzünüm
Seller, sular gibi çağladı
İsyanım daha da büyüdü
Şu tedirginliğim
Sırf sana ulaşamam diyedir
Kör değil ya şu vicdanım
Şüphesiz
Her şeye rağmen büyük bir özlemle sana geldim
Gerçek bu, ben bir başka özledim memleketimi, bir de seni
07.06.2017
İstanbul
Kayıt Tarihi : 8.6.2017 01:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!