Bir Başka Olurdu Köyümün Geceleri

Bir Başka Olurdu Köyümün Geceleri

hatırlatmayın bana köyümü
akacak göz yaşım kalmadı gayrı
.................
yada haber verin köyümden
dağını taşını suyunu özlediğim köyümden
kaldırıp başımı gökyüzüne yıldızları saymayı çoktan unutum
gece olsunda mehtabı gündüz olsunda güneşi bekleyişimi
köyümün ılık rüzgarlarına bıraktım

hala doğuyormu gün batımı çoban yıldızı
ve sabahleyin duyuluyormu müezinin yanık sesi

bir başka olurdu köyümün geceleri
kapkara bir canavar gibi çökmezdi içime geceler
geceside gündüzüde öylesine yaşamaya hazırlanmışlardıki
öylesine farklıydıki
alaca mavi bir tavana asılan renkli kandiler gibi yıldızları

hele bedirhanlı geceler

çok özledim köyümü
özlemini duyuyorum çevirip bakışlarımı köyüme
özlemi sinemde dağ gibi hiseder oldum
özledim dağlarında melleşen koyun-kuzuları
ve sürüsü başında kaval çalan çabanları

bir film şeridi gibi canlanır gözümde
gözleri sürmeli köylü güzeleri
gurbet ele giden kocalarını bekleyen taze gelinleri
kah ağıt namına baran olup kah sevgi namına inci olup akan annelerin gözyaşlarını
hayalimde okuyorum şimdi
yıllarınn yorgunluğuna rağmen yerinde duramayan kal dedeleri
gözlerine batarcasına ellerinden düşürmeden örgü ören doku dokuyan pir neneleri
ve yarınlarından habersiz afacanları
ve bir ileri bir geri adım atan bilekleri bükülmez delikanlıları

her anı güzele bezenir köyümün
canlanır hafızamda
berilerin yayla yolunda şen-şakrak stranlar yükseltmeleri
ve loriler eşliğinde koyunları sağmaları
akşam olupta nağırın köye dalması
ve her nağırın sahibi önüne varmaları

hele beran berdan şenlikleri
ve bahar aylarında koyunların kuzulanmaları
ya çocukların birbirlerine kendi kuzularını övmeleri
bambaşka bir neşe verir insana
kuzu-kıdıkların lotık atmaları
pigarların alınması ve bu sırada yapılan kulisleri
ilk çobanların görevi almaları
akşamları gençlerin tekşe gitmeleri
ve kim bilir bu zaman zarfında kaç gönül birleşti yada sözleşti
ya du dan kutlamaları
sararan yaprakların ağaçlardan düşmesi
heleki aylarca ak karlar içinde kalıp yollarının aylarca kapalı kalması
akşam olup köy odalarını doldurup
sıra masal ve türküler söylenmeleri ve doyulurmu o şirin yaşlılar sohpetlerine ve o anı yaşamaya
ve baharın ilk müjdecisi güneşlerinde yaşlıların kapı önlerşnde dam başlarında güneşlenmeleri
karların erimesi buram buram derelerin taşması
göçmen kuşların tekrar dönmesü
merakla beklenen leyleklerin yuvalarına dönmeleri
onca ayların beyaz görüntüsü yerine yeşiliğin alması
ortalığa renk renk çiçeklerin koku saçması
dört mevsümü de canlanıyor gözümde köyümün

köyümün dağlarında özgürce esmektedir yeller
toz diye beni de savursana ey deli rüzgar
beni bir esintide atsana köyümün dağlarına

Murat Karacuban
Kayıt Tarihi : 19.2.2007 17:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Karacuban