Yokluk diyorum,
Gözlerinsiz ve geniş bir ova hayal ediyorum…
Ne kadar bereketli olursa olsun,
Açlıktan ölen görmedim ömrümde.
Yokluğun, iliklerime kadar yerleşen boşluğun adı...
Adımların geliyor sonra,
Her biri deprem sarsıntısı…
Göklerden gelen, nefesi kesen bakışların,
Güneşin batışı kadar karartıyor günlerimi.
İnsanlara özgü kayboluşların...
Bir balık çırpınıyor, karaya vurmuş,
Dalında soluyor rengi lalenin,
Bülbülün sesi kısık…
Cadde, sokak, kaybolmuş şehrini arıyor.
Uzak dururdum çok kere, içimi acıtanlardan.
Bugünlerde geceler daha dost.
Yokluğun sarıyor en sevgili anlarında.
Bağrı yanık bir hasretle, hep yek atıyoruz kehkeşanlara karşı.
Bir dumanın çizdiği kavisli yolları yürüyorum, esmer zamanları koluma takıp.
Nerede kar, kış, kıyamet görsem,
Rüzgârdan bir çalgı,
Gölgemden bir çengi alıp,
Atıyorum keyfekeder bir yorgunlukla,
İçine, kendimi sardığım ceketimi.
Anladım nihayet derdimi…
Ufkumu daraltıyorsun,
Bana iyi gelmiyorsun.
Küçültüyorsun dünyamı
Ve yeni bir iptila baş gösteren bende…
Dönüyor esrik başım, göremiyorum,
Bu duran sen misin?
Senden ötesi dünya mı?
Kayıt Tarihi : 18.3.2019 11:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!