Bir Babanın Ölümü Üzerine

Naki Aydoğan
1314

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Bir Babanın Ölümü Üzerine

Bir baba dört kızı iki oğlu
Dört yöne gider iki yönden gelir

Milletin dili elinde sopa
Birinci şaşkın ikinci uysal üçüncü şeytan dördüncü cin
Abi zalim kardeş uyanık
Anne doğa baba doğal çocuklar yarı tanrılar

Yerde taş baştan aşağı can
Güneş kafalı ay ayaklı insanlar
Taşa kafa tutarlar suyu tekmelerler rüzgârı kovalarlar
Korkularını ekmek edip yerler

Gelin geldi damat kaldı.
Damda eller dışarıda ayaklar
Gündüz güneşle gece ocakta başlar.
Karanlık çöktü ateş gözlendi uykular bastı yatakları.

Tavuk günleri
Eşek haftası at yılı
Davar ayları sığır yaşı
Gün eksik yol yok ay çıkmaz hayat yaş.

Amcaların yazında dayıların güzünde
Köylünün baharında köyün kışında yokluk varında.
Büyük umut var.
Açlık vahşi ellerde akıl fikir uçurumdan aşağı düşmek var.

Nasıl sevsin,
Taş sopa çocukların kuyruğuna bağlı
Erkeklerin töresi kadınların dini
Öfkelenen hikâyeler söven şiirlerin dermanında.

Bir kız ikinci kız iki ırgat büyür.
Bir erkek bir çoban.
Bir kız daha ev işleri görsün.
Bir erkek daha yük yükleyip sap çeksin.
Bir kız da olunca kuzu dana çobanı olsun.
Köy holdingi hane kurulsun.
Kadın ana erkek baba.

Kazma kürek bir bele bakar
Bir bel çiftçinin kılavuzdur
Çobanın değneği keyfeninin yün çubuğu
Fakir zanaat geçim sanatı davulcu zurnacı bizimkiler
Bir kızı da halay başı vay başına.

Dedem muhtar emmim aza
Babam ağanın oğlu
Anam köylü kızı
Ben hasta.

Çocuklar ya deli ya hasta.
Akıllı delirir akılsız yobazlaşır.
Hasta çocukların çoğu ölür.
Ben ölmemişim.

Toprağa gömülmemişim ölülerin yaşına gömülmüşüm.
Ölülerin yaşında yaşlanmışım.
Doğanların ışığında sararıp kurumuşum.
Canlı mezarım yatağımda canlı kızlar hayal ederim.

Aslan bacanak dağ aşağı
Dağ yukarı ceylan bacanak
Ben on numara on iki numara gelecek.
Ama numaracı değilim numaracı bacanak.

Bir gelin dağdan indi bir gelin şehirden geldi.
Dağdan inen İstanbul’un tepelerinde
Şehirden gelen Ankara’nın dağında.
Ben Kaf dağında doğdum Umman ülkesinde yaşarım.

İnsan, canlı dengesiz dengede
Uyanıkken yerde uyurken yersiz gezer.
İnsan, insan kararsız kararlı
Resmi durur sivil durmaz.
Sağlayamazsa moralini hasta düşer.
Moralin iyiyse yüz hücrene kadar yaşarsın.
İyi değilsen hasta düşersin.

Beyin bir bedeni kontrol ederde
Bir bey bir toplumu idare ederde
Eli ayağı tutmaz bir beyin ne yapsın.
İçi devinmez dışı gitmez bir bedeni
Yatay taşıyıp dik tutsa bir hastanece.

Kurtlu elma misali tıbbi gereçler
Girip çıksa bedenine dev baksa
Doktor gözüyle cümle âleme teşhir.
Bu dünyanın öbür tarafına hasta.

Analık babalık iflas etmez.
Bir baba ölür evlatları ağlar.
Evlatların evlatları gözyaşını siler.
Dünyanın mavi yeşil gözlerine.

Ölün var mı hiç.
Ölüsü olmayan insan hiç olur mu?
Benim ölüm yok.
Hiç mezarlığa gidip bir mezarın başında durup dua etmem.
Hiç sahiplenmedim bir ölüyü.
Ama evliyaların mezarlarını ziyaret ettim.
Ziyaret edenleri közledim.

Benim ölüm yok.
Ayırt etmeksizin kimlik takınmaksızın ölümle konuşurum.
Düşünerek.


Saksıda çiçek bakar gibi ölüsüne bakanları bilirim.
Bir akrabasının ölümüne.
İnsanlar çoğaldıkça ölümünü adar bir evliyanın ölümüne.
Diriliğini canlı tutmak adına.
Keramet yükler kehanet diler.

Ya mafya.
Ölüme tapar adam öldürür.
Orta yerde bırakır ya da bulunmayacak yere sokar.
Öfkelendiğim oldu ama hiç adam öldürdüğüm olmadı.
Can alabilir miyim?
Can veririm.

Mümkün.
Allah sınamasın.

Hikâye.
Bir şehir gününde.
Parkta oturmuş düşünüyorum.
O zamanlar ölümle konuştuğumu bilmiyordum.
Yanıma bir adam oturdu.
Babam yaşında.
Dört kızı varmış.
Samsunlu bir kamyon şoförüymüş.
Kamyon muavinlik teklif etti.
Kabul etmedim.
Ama tanışıp konuştuk.
Parkın karşısında ki birahane de.
Bira ısmarladı ve altın teklif etti.
Birasını içtim ama altın vs. kabul etmedim.
Peşimi bırakmadı.
Parka yine yanıma geldi.
Parkta ne işim vardı.
Mahallemize kalkan otobüsü bekliyordum.
Öncekine binmemiştim.
İki saat sonrasını bekliyordum.
Gerçekte ne istediğini sordum.
Söylemedi.
Sanki ölümlerimiz bakıştı.

Yıllar sonra evlendim.
O adamı kayın babama benzetmişimdir.
Sadece düşünmüşümdür.
Kayım babama hikâyemi anlatıp merakımı gidermemişimdir.
Ama benzetmişimdir.

Canlı ölmez.
Ama bir adam ölür.
Uzayda enerji kaybolmaz.
Elektrik akımı akar, devre kurulursa.
Yoksa enerji kaybolmaz, can yitmez.
Nesilden nesle geçer.
Kayınbabam uzun zamandan beri hasta idi.
Usanmış utandırmıştı onu.
Canını vermişti evladına, eşine dostuna milletine devletine.
Peşin.
Artık veremez duruma gelmişti.
Bize emanet edip çekildi.
Can aldığı,
Bir beden oluştuğu uzay boşluğunda
Işığını görüp gitti.
Bizi bize bırakıp.
Allah rahmet eylesin.

Bir ölümüm var mı?
Birçok ölümüm var.
Birçok ölümüne tanıştığım insan var.
Ben ölüme varmışım.
Tek ölüme.
Sahiplendiğim hiçbir mezar yok.
Salt ölümleyim.

Naki Aydoğan
Kayıt Tarihi : 10.12.2024 11:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!