Gittin.
Evet, gittin.
Ama her adımında ben kaldım.
Bir gölge gibi peşinden sürüklenip,
kalbimin kırık aynasında yüzünü aradım.
O gün,
sana söyleyemediklerim boğazıma düğümlendi.
Sessizliğim ihanet gibiydi.
Ama inan,
sadece korktum.
Sana bakmadım,
çünkü gözlerinde kendi korkaklığımı görürdüm.
Sana söylemedim,
çünkü dudaklarım sevmenin ağırlığını taşıyamadı.
Hangi kelime yeterdi ki?
Hangi cümle,
seni olduğun gibi severken,
beni olduğum gibi anlatabilirdi?
Ben seni hep sevdim.
Bir gün biter korkusuyla,
ellerimi usulca çekerek sevdim.
Bir hayalin içinden geçer gibi,
sana dokunamadan…
Ben seni hep sevdim.
O gün,
suskunluğumla seni benden ittim.
Ama inan, gitmeni hiç istemedim.
Beni bir yabancı gibi gördüğün o anda bile,
içimden sana bin kere “kal” dedim.
Duydun mu?
Hayır, duymadın.
Çünkü ben sustum.
Şimdi,
herkes bana “O gitti,” diyor.
Ama bilmiyorlar ki,
asıl ben kaldım.
Senin gitmenle,
kendi boşluğuma gömüldüm.
Ve hâlâ,
geceleri adını fısıldıyorum yıldızlara,
belki duyarsın diye.
O gün,
sana söyleyemediklerimle kaldım.
Her kelime,
dudaklarımda bir pranga gibi ağırdı ve
her cümle,
boğazımda düğümleniyordu.
Sana bakamadım.
Çünkü gözlerinde,
benden gitmeyi çoktan seçmiş birini görüyordum.
Ellerim uzanamadı sana,
durdular,
havada asılı kaldılar.
Seni tutmaya cesaret edemedim.
Giderken,
kalbimin bir kısmını da götürdüğünü hissettim.
Ama hiçbir şey söyleyemedim.
“Hoşça kal,” dediğin anda,
“Gitme,” demek istedim.
Ama kelimeler boğazımdan çıkmadı.
Yutkundum.
Sen adımlarını atarken,
her birinde biraz daha eksildim.
O gün,
ne söyleyebildim ne susabildim.
Kelimeler içimde bir savaş,
dudaklarımda ölü bir yankıydı.
Sana bakmaya cesaret edemedim.
Ya görseydin içimdeki korkuyu?
Ya anlasaydın,
hiçlikten nasıl böyle büyüdüğünü?
Gözlerine bakamadım o gün.
Ama şimdi anlatmak istiyorum:
Seninle geçen her anı,
sessizce nasıl biriktirdiğimi.
Bir dokunuşun bile,
nasıl dünyamı aydınlattığını.
Her gülüşünde,
nasıl yeniden doğduğumu.
Şimdi,
sensiz her şey gri.
Adımlarım bir yere varmıyor.
Rüzgâr kokunu taşıyor ama
sen yoksun.
İçimde yankılanan bir tek “keşke” var.
Keşke o gün,
dudaklarımı susturmasaydım.
Keşke korkmasaydım.
Keşke,
senin bana ait olduğunu
ve benim de sana ait olduğumu haykırsaydım.
Derin, savunmasız,
yalansız bir sevgiyle seni sevdiğimi söyleseydim.
“Kal,” deseydim.
“sadece kal.”
Ama o gün susmayı seçtim,
ve sen gittin.
Şimdi,
her sokakta seni arıyorum.
Rüzgâr sesinde,
adın yankılanıyor gibi geliyor bana.
Dönüp bakıyorum,
ama yoksun.
Kendi sessizliğimin gölgesinde kaldım.
Ve seni hâlâ,
sana söyleyemediklerimle seviyorum.
Oysa ben seni hâlâ...
Ben seni hâlâ seviyorum.
Kiyaz
Kiyaz Arzu KılınçKayıt Tarihi : 6.1.2025 10:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!