bir aşkın melodik süreci Şiiri - Zeliha ...

Zeliha Sıkık
4

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

bir aşkın melodik süreci

Piyanonun romantizmi;

Bekleyişler her dem ömrümün gözdesiydi. Yıkıla yıkıla; yanayana bekledim umudu, sıcaklığı, dostları, huzuru, yakınlığı....şimdi yıllar sonra aynı müzik, aynı ritimle seni bekliyorum.sesini yudumlayacağım geceleri bekliyorum, soluğun olup içinde olacağım günleri, yıldızın olacağım karanlık rüyalarını, sevdanı bekliyorum, mavi sevdanı....
Unutma, sensizlik bile senin değil bu evrende. Acılarını göğsüme bastırır çıkarım yollara seninle, sensizliğimle...
Aşk böyle yaşanır, yürek paramparça kırmızılığına bulanır; sen varolan bütün değer yargılarından uzak, yerlerde yuvarlanırsın....aşkından değil kendinden utanarak gözyaşlarını avuç avuç saklarsın....ağır ağır başın dik yıkılırsın...gün gelir canından sıkılır ömrüne bıçaklar saplarsın. Aşkın gücü burdadır. Yaşam ‘o’ olur; o gider, can biter.
‘O’ sensin sen olmalısın. Özünü özüme yaslamalısın. İliklerime akmalı denizim olmalısın. Zaman doluyor, hayat kısa, yürekler acılara dolanıyor, çabuk olmalısın.
Bekliyorum, yazgım yine unutulmaya ayarlıysa da direncimle, sezgimle, sessizliğimle bekliyorum; bana ve dünyama geleceğin zamanı, mavi sevdanı, yangını bekliyorum. Gelmelisin, beni sevgilemelisin; gökyüzümde gözlerini gördüğümde anlarım ki gelmişsin....ah seni ne çok sevmişim...

Flütün içli sesi;

Suskunum, kederin azgın yalnızlığında suskun ve yorgunum. Yılların hızına inat; coşkusuz, sakin, durgunum. Seninle dolu mavi sevdamı yükledim sırtıma hiç istemesem de ben hala sana vurgunum. Yazdığım her şiir damarlarımın kanı olmuş geziniyor içimde, senden sakladığım her bakış gözlerimi yakıyor, bu öyle bir zamanki pişmanlıklar birer birer ömrümde çınlıyor.
Su gibi akışkan sesini seviyorum, hiçbir zaman tükenmeyen düşlerini, ‘hayır, hayır öyle değil’lerini, ömrümdeki yerini seviyorum. Bense ağzına bile alamayacağın bir küfür oldum sende. Ayıpların en onurlusuyum. Kabul etsen de etmesen de ben senin içli türkülerinin sonuncusuyum. Parmak izini gönder bana, geceler boyunca katilimi arıyorum.
Bebeğim, göz bebeğim...uçurumlarda yankılanıyor bu sevdanın yazgısı. İçerim sızlıyor içerim dur diyor giden zamana. Ne olur tanı beni, beni bırakma...yaşamı soluk almadan yaşamak istemiyorum, nefessiz kaldım beni yorma...
Kaybolan her günün içindesin, her gece seninle vuruyorlar beni...yıkıntılığıma bakıp türkülerini söylüyorlar, şiirlerini okuyorlar. Göğsüme düştüğün o günden beri her gece beni seninle yeniden doğuruyorlar. Ah Se’sim, ah benim güzel yüzlü çiçeğim, biliyor musun seni hala bana soruyorlar....

Gitarın dargın yalnızlığı;

Canımı üzme... O ne acılar gördü, ne kıyametler, ne terkedilişler, ne ihanetler...Kendinden vazgeçtiğim her acıdan sonra dik tuttu omuzlarını, boynunu hiç bükmedi, akıtamadığım göz yaşlarımı şelale yaptı yüreğinde bana göstermedi. Yılmadı acı çekmekten, sabırla bekledi varlığını kabul edeceğim günleri ve sen öyle bir zamanda çıktın ki karşıma; canıma sahip çıkmışken, yaşamı kabul etmişken bir ışık demeti gibi karşımdaydın, ardında kilometrelerce uzun simsiyah bir tünel olan bir ışık demeti...
Şimdi acıyla geçirilmiş bunca yıldan sonra ne olur seni sevmeme izin verme. Çekilen acılar kamburum oldu, sırtım yüke dayanıksız artık, yaralar derinde sızılar yankılanıyor içerimde.doğru olanı yap ve sende beni sevme. Minik minik binlerce barut var, içimde, seni görünce patlayacaklar, gözlerini gösterme. Tutma yüreğimin ellerini, sarılma gecelerime, ben acıların umudu yalanladığı şehirlerden geliyorum, beni söyletme....
Tel örgüler örüyorum aramıza...Kuşlar uçuruyorsun inatla...Bembeyaz kuşlar, içime girer girmez kararacak kocaman sessiz kuşlar. Benim gibi onların da kanatlarını kır, özgürlüğünü bana gönderme. Sonsuz bir gücün var; varoluşu sonsuzlukla karıştırıp içiyorsun durmadan..Bu gücü seviyorum...Beni bırakıp git ama seni terk etme.

(Ve artık yalnızca ben varım) Sazın derin ezgisi;

Özlem öyle büyüdü ki gözlerin yüreğime saplı geziniyorum boş, sessiz sokaklarda. ‘Gülümse’ diyorlar, gözyaşım kahkahalar atıyor kocaman hüznüyle. Yangını söndürmeye su yok; bir çölün ortasındayım, denizim sende. Yıkılan her bakışın altındayım, her cümle bir ok gibi sen gözlerimde. Sensiz hiçbir sevinç gülüş değil, sensiz hiçbir gün ömürden değil. Kulaklarım sesini hapsetmiş beynime, izin yok terk edilmeye, sen beni bırakıp gitsen de..
Bir bilseydin, yüzünün her kıvrımı Tanrının yüceliğiydi..Yüzün en acı dünüm, seninle kaybolan her şey benim ömrümdü. Kayboldum, kaybettim yaşamdaki beni..Seninle dolarak ben kaybettim benliğimi..Yalnızca bendeki sen oldum şimdi. Beni bul, kurtar beni, bu hiçlik duygusundan bıktım; istersen yarala beni...Varolmayı öğret yeter ki yeniden; seni var ettiğim günlerdeki ben gibi, benim akışım gibi.
Şimdi sıra sende! Yaşamda ödenen her bedel gibi..Beni sevdalamanın bedeli bu...İstemiyorum bunu senden emrediyorum sana; çünkü yüceliği yüzüme senin sevdan tokatladı; ilahlaşan benim artık.Tokadı yedim ve Tanrı oldum;

-Efendim, seni duyamıyorum....

mavizahen

Zeliha Sıkık
Kayıt Tarihi : 8.9.2002 17:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Zeliha Sıkık