Paramparça olmuş bir hayatın kalıntıları arasındaydım.
Sol yanım boş, sol yanım ürkekti.
Aldığım her nefes anlamsız beyhude bir üşengeçlikti.
Bir bahar vaktiydi,
ben yeşile sarı,
sen mor diye bakıyordun belki de bu aramızdaki tek gerçekti.
Bir savaşın ortasında yılgın bir mülteci gibiydim,
heybemde sen vardın
Sanki yüzyıllar boyu taşımıştım seni, bir kavganın ortasında öylece bırakmış gibi...
Çok uzun soluklu bekleyişlerim oldu aslında çok sonra anladım sana kavuşmakta bir bekleme bir savaşmış aslında.
Ben gözlerine baktım sen kaçtın bir anda.
Doldu rakı kadehleri, gün ağardı o karanlık balkonun kaçamak tenhalarında.
Yorgundum işte, biraz korkak ve birazda ürkek. Seslensem duymayacak gibiydin, dokunsam kaçacak gibi, koklamak ise koca Bir düş gibiydi.
Sen sonu olmayan bir yolun başlangıcı gibiydin, ben ise o yolun herhangi bir durağında inmek istemeyen yolcusu.
Bir ikindi vakti uğurladım seni boynundan, sarılarak, ellerinin ipeksi tenine kısacık ama bir o kadar uzunca dokunarak.
Sen gitmiştin bitti sanmıştım ertesinde uykumda uyanarak.... nerden bilebilirdim ki bu gidişin beni sana sürükleyeceğine....
Ve nerden bilebilirdim ki son nefesimin sana böyle uzun böyle soluksuz böyle umarsız sürgün gideceğine...
Ve yeniden var oldum seninle, en acı darbelerle ölümümü göre göre.
İnançla ortasında durdum kavganın, inançla yüreğine dokundum, titredim her dokunuşta, kıyamadım nefesine teninde boğuldum.
Kayıt Tarihi : 23.6.2020 21:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hep bir mış gibi aşk
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!