Bir Aşkın Hikâyesi Şiiri - Mecit Aktürk

Mecit Aktürk
642

ŞİİR


37

TAKİPÇİ

Bir Aşkın Hikâyesi

Daha ilk dokunuşta aşık olmuştum ona
Minicik avucumda nurdan izdi bu kalem
Nakışıyla renklendi hayatım baştan sona
Niceleri yalnızken bana 'biz'di bu kalem

Bir elmanın yarısı bir çift kumru gibiydik
Edebiyat bir derya, biz uskumru gibiydik
En emin kılavuza, El Emîn'e tabiydik
Limana rotamızı sin'le çizdi bu kalem

Müptelaydım adeta kokusuna, tenine
Ne tatile aldırdım ne de bayram gününe
Nice gece yarısı kâğıt koydum önüne
Ne dudak büktü, büzdü ne de üzdü bu kalem

Ham hecem yontuldukça edebî hızarında
Ters dönüyordu nefsim gönlümün mezarında
Her şey güzeldi, lakin; hanımın nazarında
Kovulması gereken bir 'pürüz'dü bu kalem

Kıskançlık başa bela, çare aklıma yüktü
Tehlike yakınımda, tehdit hayli büyüktü
Karar ânı gelince hanıma yol gözüktü; 🫣🤫
Nezdimde ne sığıntı ne öksüzdü bu kalem

Her gördüğünde azar işitse de eşimden
Bir yolunu buluyor koşuyordu peşimden
Saklamaya ne hacet; bana öz kardeşimden
Daha sevgili, yakın daha özdü bu kalem

Ne ün peşine düştü ne pençesine şirkin
Düşmandı hainlere; hasmıydı hasm-ı Türk'ün
Daha ben yaz demeden diyordu 'Bizden ürkün'
Hilâlim hüzünlense yaşlı gözdü bu kalem

Şaki şanı zulümde, kanda, kinde ararken
Ahmaklar üstünlüğü ırkta, gende ararken
Kör mahareti us'da, akıl 'ben'de ararken
Kâinatın sırrını kûn'la çözdü bu kalem

İlhamın kaprisleri gitse de çok ağrına
Hatırımı kırmayıp basıyordu bağrına
Kim bilir gökkubbede hoş bir sedâ uğruna
Kaç kalbe otağ kurdu, hece dizdi bu kalem

Cahil caka satarken üç-beş nefeslik canla
Kordan nakış bıraktı kâğıtlara, hicranla
İlham 'naat yaz' derken titrerdi heyecanla
Arz-ı aşkıma naçar ve acizdi bu kalem

Yüreğimin elemi gelse çekilmez hâle
Gözlerime nehirdi, hislerime şelale
Hatta boyun bükmeyi ondan almıştı lâle;
Her garip gördüğünde gamlı gezdi bu kalem

Ufkumu kararttıkça terörün kanlı eli
Davamın sözcüsüydü duygularımın seli
Gösterip kör gözlere ödenen her bedeli
Tefrikaya heceyle kuyu kazdı bu kalem

Doğranırken öksüzler, yetimler ayaz, karda
O vardı Türkistan'da, Gazze'de, Myanmar'da
Hangi devlet ezilip milleti kalsa darda
Özlem duyulan gür ses ve avazdı bu kalem

Rahmâna yâr demiştik vatana ise ana
Uğrunda ölmek için el basmıştık Kur'an'a
Yurdumda kız vermezler er değilse Turan'a
Türk'e tuzak kurana bir ikazdı bu kalem

Zârımdan usansa da ne buğz ne de kin etti
Kalpleri aşkla kardı sevgiyi ekin etti
"Bu asrın idrakine İslâm'ı telkin etti"
Ar-adabı, ahlakı, Hakk'ı yazdı bu kalem

Taştıkça yüreğimden imgeyle dolu göze
Raksederdi ucunda gül kokulu her dize
İlâhi ikram ile nam salan bu acize
Şükrü elzem bir nimet, imtiyazdı bu kalem

Dense de çağ değişti, alaturkalık hata
Aldırmazdı aryadan nota emen zevata
Hele ilham cömertse coşuyordu; adeta
Neşet Ertaş elinde çalan sazdı bu kalem

Kelamı keskin kılınç, kafiyeleri kındı
Her şiire seferi gönüllere akındı
Fetettiği kalpleri incitmekten sakındı;
Nankörlükten yakındı, nasdan bezdi bu kalem

Mürekkebinin yüzü solarken yavaş yavaş
Hayli üzgündü bugün, ucunda bir damla yaş
Belli ki boşa imiş verdiğim onca uğraş
Vedaya gelemezdi; bunu sezdi bu kalem

Mecit Aktürk
Kayıt Tarihi : 4.11.2025 21:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!