Bir şairin dediği gibi insan kendini yaralar bir de sevdiğini. Sevdiğine kıyamaz genelde hep kendine acı çektirir. Acı çekmek bir arınmadır çünkü. kendini cezalandırırsın ve aklarsın aklınca.. ama hangi aklınca? Aklım yerinde mi ki kendimi kabuğuma çektiğimde.. Bir kirpi gibi kendimi cezalandırdığımda başımı yerden kaldıramazken farkına varamıyorum dikenlerimle seni acıttığımın.. Kendinle savaşırsın ya bazen.. hayata ana avrat söversin. 'Neden Ben? ' diye sorular sorarken kendine ve bu kısırdöngüye öylesine alışmışken birileri seni tutup karanlık mağarandan çıkardığında günışığına düşmüş aptal yarasalar gibi kör sağır dilsiz bir de hırçın olursun. Sen kendi derdine yanarken bir günah keçisi ararsın senin nazını çekecek, kaprislerine dayanacak.. İstediğin gibi sabırlı bir insan doğmamıştır ama bilirsin. Kimse seni anlamıyor.
O bahsettiğim 'sen' benim işte. güne düşmüş aptal yarasalar gibi. Anlatamadığım, kelimeler bulamadığım sıkıntılarım var benim. Çok güçlü ve sabırlı olduğum doğru belki ama benim de bir patlama noktam olamaz mı?
Bir kere bana şunu desen: Mutlu olduğun gibi DuyguM.. Ne istiyorsun? desen.. Dinler misin?
Kapıdan girdiğinde kucağına atlayarak buz gibi duvara yaslanmış halde deli gibi öpüşmek istiyorum. Televizyonda acıklı bir Türk filmi seyrederken birden en uykulu halinde üstüne atlayıp geberene kadar gülmek ve seninle güreşmek istiyorum. Her ütülenmiş pantolon için ateşli bir öpücük istiyorum. Canımız çektiğinde gecenin bir yarısı elele yürümek istiyorum. Beraber pasta yaparken pastanın kremasını burnuna sürmek ve seni kızdırmak istiyorum. Sen özel hayatını korumak adına geceleri dışarı çıktığında dönüşünde ağzının rakı kokusunu sabah kadar tadacağımı ve başbaşa olacağımızı bilmek istiyorum. Yalnızca bizim olan bir evde seni beklemenin o kadar zor olmayacağını düşünüyorum. Evimizin her köşesinde bir anımız olmasını istiyorum. Hiç kimsenin istediğini yapmak istemiyorum, sadece bizim istediğimiz ve bizim kavgalarımız olsun istiyorum. Yemek masasında seninle keyif yapmak istiyorum. Kimsenin bana tahammülü kalmadı. Benim de... Kimseye... Yarını bekle...
..............................................................................................................................................................................
Yeni bir güne hakları için hayatı için savaşan biri gibi girmedim bu sabah. Günün sonunda anlıyorum ki daha rahat kafam. Akıllı olup dünyanın kahrını çekmektense aptal olup dünyanın seni çekmesi daha mantıklı gibi sanki insan hayatı açısından. Bugün, çayın çok şekerli olmasını, iliklerime dek üşümeyi, okul kayıtları sırasında bir kadınla ağız dalaşına girmeyi bile umursamadım. Seni de umursamadım bugün. Çünkü yıldım artık savaşmaktan. Neden mi? Sana olan, seninle savaşım hayata karşı yordu beni. Elime hiçbir şey geçmiyor çünkü kendimi sana savunarak. Belki de beni çok iyi tanıdığını sandığından çıkış yolu bırakmıyorsun bana. oysa her zaman kaçacak bir yerler vardır insanoğlu için. Aptal insanların bile bir mazereti vardır. Bütün yollarımı kapattın Ya da öyle sandın. İşte şimdi ceza veriyorum sana. Beni küçümsediğin, hakaret ettiğin ve hafife aldığın için. Seni umursamıyorum. Seviyorum ama özlemiyorum artık, merak etmiyorum seni. Üstüne titremiyorum. Ne giyeceğine karar vermiyor, ne içeceğine karışmıyorum. Sana özgürlüğünü veriyorum. Belki kendimi cezalandırıyorum seni bunlardan mahrum bırakarak çünkü biliyorum bu umursamazlık bana geri dönecek. Ne pahasına olursa olsun içimde savaşacağım artık herşeyle.. Seninle, kendimle, hayatla.. Zincire vursam kendimi benliğimde ruhumda yüksek ses yok benim, hakaretler, küçümsemeler, telaş, korku yok. Olsa da benim olan şey benim kavgam senden daha insaflı bana.. Zincirlerim.. Merhaba!
...................................................................................................................................
1 hafta bile olmadı üstteki satırları yazalı.. Biraz umudum vardı. “Bizim sevgimiz elbet bir kapı açacaktır bu ilişki için” demiştim. Oysa olan kapılarda kapanıyor bir bir. Çok mu şey istedim? ... Biraz saygı, biraz şefkat.. Ne zaman hoşnutsuzluğumu anlatsam, sabrımın sevgimi zorladığını söylesem ayrılığı uzun zamandır düşünmekle suçlanıyorum. Dünden razı olmadım ayrılığa ama neden yarına niyet edeyim ki.. Aşkın amacı mutluluk, sevginin amacı huzursa yaşayamıyorum bu duyguları artık. Hor görülmek, itilip kakılmak, hakarete uğramak.. Hangi sevgi kaldırır ki bu kadar saygısızlığı Hiçbir şey neden değildir gurur incitmek için.. beni havalara uçuran buluttan sevgim ayağıma bağlanmış bir pranga olup dibe çekiyor artık. Bir neden bekliyorum bu prangalardan kurtulmak için. Gözümü karartıp çekip gitmek kolaylaşıyor gözümde. Çok şey istemedim ben.. çok şey istemedim...
..................................................................................................................................................................................
2 yıl sonra okudum bu satırları mutsuz bir şekilde işyerimde. Ne kadar yoğun hissetmişiz seninle herşeyi 2 yıl önce. Oysa şimdi kavgaların bile tadı kalmadı. Hakaretlerin yaralamıyor, delice sevgin kendimden geçirmiyor beni. Oysa neler düşlemiştik değil mi? Kimisi gerçekleşti.. Kimisi keşke gerçekleşmeseydi... Bir ev dilemiştik evimiz var artık, borçlarımız, kavgalarımız, dolapta çürüyen patlıcanlarımız, ayrı yataklarımız, ikimiz arasında kalan ve aptallaşan bir köpeğimiz.. Olmasaydı da biz hep arkadaş evlerinin dağınık odalarında mı buluşsaydık acaba... Ben hiç hissetmedim ruhumdan ve kalbimden sıyrılışını çekip gitmişsin oysa sen, ve ben hala birkaç kırıntı arıyorum yerlerde yanında kalmak için bir sebep olsun diye, belki de yere bakarken göremiyorum artık bana yaşattıklarını geleceği de tahmin edemiyorum, aslında ediyorum ama kendime çaktırmıyorum, bir sonraki fırtınamda görüşmek üzere ey aşkım!
Duygu İdemenKayıt Tarihi : 4.6.2004 13:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

...
Ahmet Aksoy
TÜM YORUMLAR (4)