anımsadın mı sevdiceğim
şöyle demişti bana tutkun:
yıllardır koşuyorum
işte geldim kapına
aşka zincir vurulmaz
gireceğim gecene
girme diyemezdi tutsak gözlerim
girdin yasak bölgesine öpücüklerin
ve o sımsıcak gecede
içtik mavi şarabını özlemin
çiçekler kokladım
bitimsiz baharında senin
dudakların kovan
ellerim yelkovan oldu
istekler peteğinden süzüldü
sözlerim sözlerinden geçti
balından içti sevgim
şimdi
sen yine sevgilimsin
yaşıyoruz ışıldayan geleceği
gözlerin açık deniz
göğsün papatya bahçesi bana
demir döşek içinde
aktı geceden uyku
ben konuştum
sen güldün
alacağın olsun güzel şeytan
sevmiştin beni güya
uyandım baktım ki her şey rüya
Kayıt Tarihi : 7.10.2007 11:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
UMUDUN GİZEMLİ BİR KUŞA DÖNÜŞTÜRDÜĞÜ DİZELER/ Neriman CALAP/ 'Karanlığı sabırla geçiyorum/ sabırla içiyorum şiir nehrini'/ Ahmet İNCE, bir eğitim emekçisi olarak direnen insanlar topluluğunda, eğitim sisteminin çarpıklıklarını, olumluya dönüştürme kavgasında yerini almış, payına düşen acıları çekmiş bir ozanımız. Bitmeyen kavgasına şiiri direnç yapmış, yaşamın her anında onunla soluk soluğa uzun bir yürüyüşte, dize dize ilerliyor Ahmet İNCE… Yalın bir dil ve kendine özgü söylemine bağlı kalarak az yazıp, az yayımlayan bir ozanımız. İlk kitabı 'Umudun Fısıltısı' 1988 yılında yayımlanış, kısa bir sürede tükenmesine karşın, ikinci kitabı 'Özlemin Çağrısı' 1994 yılında yayımlanmış. 'Özlemin Çağrısı'na kulak verip, kitabın sayfalarında gezintiye çıktığımızda haklı bir mücadelenin inancı, sevgiyle, özlemle dizeleşerek ozan yüreğinin duyarlılığıyla sesleniyor bize. Ahmet İNCE, yeşeren bir umudun ardından yaşamın hüzünlerini, bileklerinde bir kelepçe gibi duyumsar. Ayrıldıklarımızın, yitirdiklerimizin yerine dolan özlemi, yeterli sözcük bulup anlatabilir miydik şairler olmasa? / Şimdi/ Ben kelepçeliyim hüzne/ Sen kim bilir nerdesin/ Yosun kokulu bir kıyı kentinde / Yıkılırken töresi aşkın/ Okşardı denizi yağmurlar/ Gözlerim gözlerinden geçerdi/ Şaraplaşan sevgiden içerdi düşler/ Ahmet İNCE, gizemli güzellik olarak tanımladığı şiiri, sevgi ve emekle süzmektedir. Umudun adıdır şiir/ Şaraplaşan şiir sevdamın/ Zaferle biten çabanın adıdır/ Bir yaprak suya düşer, bir martı kanadı denize değer, yağmur toprağı öper, bir çocuk gülüverir ve şiir olur, gelir oturur Ahmet İNCE’nin dizelerine... Ne çok şey söylenmiştir, yazılmıştır şiir üzerine. O engel tanımayan başkaldırının bayrağı olan şiiri tanımlamaya yetmemiştir hiçbiri. 'Güzellik işçisi ozanın sanatıdır şiir' Ahmet İNCE’de. O hep tüketen, yeniden yaratan, hep çırak kalınan, sevdayla, özlemle, dirençle çalışılan dünyadan, umutla fısıldıyor bize, özlemlere çağrı çıkarıyor. Anılarda biriken özlemlerin tadına, sevmenin güzelliğini katık eder: Nasıl unuturum –elveda- derken / Bir güvercin gibi kaçan bakışlarını/ Ozan, yaşam denen savaşta, her günün doğuşunu umutla karşılar. Yürür tarlalara emek/ Uyanır bereketli topraklar yavaş yavaş/ Güneş yüklü yüreklere zincir vurulamaz; o, nice umutları bölüşerek gerçeğin sınavından geçer: Varsın beklesin karanlığı/ Umudun düşmanları/ Sen yücelmene bak / İğneyle kuyu kazar gibi / Yaratıyor yarını/ Şafağın dostları/ Eylüller hep ayrılıkları, acıları çağrıştırır ülkemizde. Oysa öğretenler ve üretenler susmayan bir çığlıktır. Dört duvar arasında/ Havayı şiirle yudumlarız/ Ya bulutlarla oynar/ Ya da birlikte voltalarız/ Zulümlerden, kırımlardan yılmadan yürür güneş yolunu, kalbinde sevgi kıvılcımları taşıyarak. Uzatırken elini elime eylül/ Yaklaşıyor yıl dönümü acıların/ Ama uçuyor ötelerde/ Mavi kuşları barışın/ Her umudun kaynağıdır sevda ve şiir. Ahmet İNCE’nin dizelerinde düşünce deniz, duygular ırmak olur, akar gider. Duygularım öğrenci/ Yüreğim sevi okulu/ Çiçek açmış elimde şiir/ Kalemim karanfil kokulu/ Sabırsız sevdalar suskun bir öfkeyle bilenirken içinde; Umut gizemli bir kuştu / Acıların koynunda/ Sabırla uçtu... / Dizelerinde fırtınalı yılları, umutla yürürken, özgürlüğe akan bir yanardağ olur Filistin. Allende’nin ülkesinde ise, Şili halkının ellerinde, yaşamı dönüştüren bir güç konuşmaktadır. Sevdiği kadınla birlikteliğini, acıyı bitiren, ışıklı bir sevgi olarak anlatır. Aşınmış anıların içinden gelen, yitik sevilerin üzgüsünü gülümseyen sözcüklerle anlatır./ Alacağın olsun güzel şeytan/ Sevmiştin beni güya/ Uyandım baktım ki her şey rüya/ Ahmet İnce, kitabında Tonya’nın doğal güzellilerini yansıtan fotoğraflara da yer verir. Tonya ilçesi, dünyaya geldiği, yaşamla kucaklaştığı yerdir. Elbette dizeleri yaylalarda, kemençe eşliğinde, nar yanaklı, peştamallı kızlarla horon tepecektir. Karadenizli olmanın coşkusuyla… Başlı başına bir sevdadır Trabzon ve insanları./ Hamsiler gibi oynak / Ceylânlar gibi kıvrak insanlarını tanıdım/ Sımsıcak şiirler gibi sevdim./ Ekledim sevgimi sevgilerine/ Ahmet İNCE’nin umarsıza yer olmayan, umudun yol göstericiliğinde, ışık ve aydınlığa çağıran şiirlerini seveceksiniz. Kulak verin 'Özlemin Çağrısına'... Dört mevsim/ Binlerce mektup/ Demir örgülerden geçerek/ Size şiir getirecek/ Neriman CALAP, Abece Dergisi, Haziran–1997
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!