Söyleyin
Beni sizden sorarlarsa dostlarım
Bir Reyhani geldi gitti söyleyin
Hayatı çileli muradı yarım
Heder etti ah tüketti söyleyin
Aldı kırık sazı kapıdan çıktı
Ağlar gözler ile gülerek baktı
Dağın ufuğunda bir akşam vakti
Güneşle beraber battı söyleyin
Ara sıra sazı verdik destine
Name yazdı yarenine dostuna
Ceketini yorgan ettik üstüne
Kolu yastık oldu yattı söyleyin
Bir duvara yaslamıştı yanını
Sılasına çevirmişti yönünü
Gurbet elde hasret yaktı canını
Sitem vurdu dert çürüttü söyleyin
Aşık Reyhanî’ ymiş kıldı ah u zar
Dolaştı alemi diyar be diyar
Parça parça etmiş bir deli rüzgar
Yaşı yağmur göz buluttu söyleyin
Tarih 10 Aralık 2006’ yı gösterirken haber merkezlerine ulaşan bir haber; Erzurum'un son 100 yılda yetiştirdiği en ünlü halk ozanlarından Aşık Yaşar Reyhanî’ nin, o gün akşam saatlerinde yaşamını kaybettiğini bildiriyordu.
Kitaplar dolusu çaldım söyledim
Demediğim iki söz kaldı şimdi.
Daha söyleyecek çok sözü vardı Aşık Yaşar Reyhanî’ nin ama sazını, sözünü ardında bırakıp Tanrı’ nın rahmetine kavuştu.
Aşıklık geleneğinde ardında büyük bir boşluk bırakarak gitti Yaşar Reyhanî. Bıraktığı boşluk doldurulabilir mi bilinmez ancak artık sazı çalmayacak sözü edebiyat tarihinde yerini alacak, türküleri dillerde dolanacak. Büyük ozan ruhun şad olsun.
Kimdir Aşık Yaşar Reyhanî?
Dinle anlatayım sana
Erzurumlu Reyhan benem
Cayır cayır yana yana
Erzurumlu Reyhan benem
Karanlıkta ışık sezen
Anahtarsız kilit çözen
Göz yaşıyla şiir yazan
Erzurumlu Reyhan benem
Köprüye basmadan geçen
Dost elinden bade içen
Çağında bir sayfa açan
Erzurumlu Reyhan benem
Diyor kendini anlatırken Aşık Yaşar Reyhanî.
Asıl adı Yaşar Yılmaz’ dır. İran’dan göç ederek önce Kars’a daha sonra Erzurum’a yerleşen bir ailenin çocuğudur Aşık Yaşar Reyhanî. Uzun çileli yaşamı 1932 yılında Hasan Kale’ nin Avlar köyünde başlar. Çocukluğu köyde geçer. İçinde bulunduğu koşullar okula gitmesine engel olur ancak Tanrı vergisi zekasıyla okuma yazmayı okula gitmeden öğrenir, dışardan bitirme sınavlarına girerek alır ilkokul ve orta okul diplomasını.
Köye gelen aşıkları dinlemeye tutkundur Yaşar Reyhanî… Bir yandan eline geçirdiği halk hikayelerini okurken diğer yandan dinlediği aşıklardan etkilenir. Aşıklığa ulaşması ve şiir yazmaya merakı böyle başlar.
Her genç gibi aşık olur; alır sazı eline sevdasını dile getirir. Sevdayı bir başka anlatır şu dizelerinde:
Bir kara gözlü yar yıllarca evvel
Berrak bir pınarın başında idi
Peri kadar saçlı huriden güzel
Durgun yüzlü on dört yaşında idi
Tam on dört gecelik ayın yarısı
Pembe tül altından sızan sarısı
Adım adım takip eden birisi
Her dakka her saat peşinde idi
Sonra onu ben yitirdim el buldu
O zaman gönlümde yol iki oldu
Üç yıl sonra sordum dediler öldü
Hayali bir mezar taşında idi
Reyhanî’ yim derdim izah etmeye
Yüz yıl yazsam imkanı yok bitmeye
Bülbülümü koymadılar ötmeye
Mevsim elli birin kışında idi.
Aşık olduğu kızı kaçırır ve evlenir ancak evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüşür, ailesi kızlarını alır bir başkasıyla evlendirir. Bu dönemde Aşık Reyhanî, Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türküler söylemeye başlar. Fakat bu mahlası uzun süre kullanmaz. Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından verilen Reyhanî mahlasıyla devam eder Aşıklığa.
Konya Aşıklar Bayramına aralıksız katılan 7 aşıktan biridir Aşık Yaşar Reyhanî. Huzuri Baba, Nihani, Cevlani, Efkari, Murat Çobanoğlu'nun babası Gülistan Çobanoğlu gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrenir.
Şiirlerinde dili yalın, mesajları açık ve nettir. Eserlerinde söz sanatının her türünü kullanan Aşık Yaşar Reyhanî, aşıklık geleneğinin hemen her dalında başarılı çalışmalar yapmıştır. Ancak, geleneğin en temel ögesi olan atışmada başarısı daha çok göze çarpar. Doğaçlama söz söylemekTanrı vergisidir ki bu da Aşık Yaşar Reyhanî’ nin en önde gelen özelliklerinden biridir.
Çocukluğu döneminde köyünden başka bir yere gitmemiş olan Aşık Yaşar Reyhanî, daha sonraki yıllarda İran'dan Avrupa'ya birçok ülkede konser ve konferanslara davet edilir, katıldığı yarışmalarda da bir çoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller alır. ABD’ nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra Aşık Yaşar Reyhanî fahri öğretmenlik unvanıyla ödüllendirilir. 1980' li yılların başında Erzurum'da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirilir.
1989’ da Erzurum’ dan ayrılıp Bursa’ya yerleşir Aşık Yaşar Reyhanî. Bir süre daha çalışmalarını sürdürür Bursa’da ancak hastalığı nedeniyle sazını duvara asar; çalamaz olur. Onu inciten sadece sazından ve sözünden ayrılması değil, gerekli ilgi ve desteği de görememesidir.
Ve 1932’ de Erzurum’da başlayan yaşam yolculuğu 10 Aralık 2006’ da, ardında bir boşluk bırakarak sona erer.
Gülseren Onay
Gülseren OnayKayıt Tarihi : 12.1.2007 19:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Antalya Güllük Şiir Derneği 13.Ocak.2007 tarihinde Reyhaniyi anma programı için hazırladığım konuşma metni. Aşık Yaşar Reyhani’yi Anma Etkinliği 13.Ocak.2007 Saat: 14.00 İl Halk Kütüphanesi Toplantı Salonu ANTALYA D A V E T L İ S İ N İ Z…
Reyhani'yi anma proğramına keşke bende gelebilsem ama mümkün degil Emek ve yüreğine saglık diyorum
Bir kara gözlü yar yıllarca evvel
Berrak bir pınarın başında idi
Peri kadar saçlı huriden güzel
Durgun yüzlü on dört yaşında idi
Sağolasın...
Aşık Yaşar Reyhani Türk Halk şiirinde, Veysel'den sonra altın zincirin halkasına eklenecek yegâne şairlerden birisidir. Yazınız için teşekkürler can kardeşim.
TÜM YORUMLAR (10)