gecenin bir kuyu derinliği var
bir de koyu derinliği
seninse eğri parmakların vardır
yeşil mi yeşil,
terli avuçların da
bir de bakışın var ki, şehrin gürültüsüne
biz uzun bir yol yürüyeceğiz seninle
sağa sola sapmadan, ya da
çok uzun bir yol, sağdan soldan da ısırıklar alacağız
aslında biz böyle uyuyoruz ya bütün gece
aslında sen uyuyorsun, -ben düşünüyorum-
neden yazdığını o mısrayı cemal süreya’nın
neden
sen sabahları kalkar aynaya bakarsın
aslında sen sabahları biraz sakarsın
biraz kırılgan
fildişi bir kulemiz yok, bu iyi bir şey
insanların içinden bakıyorum sana
içinden
içimde gemiler kalkıyor, biliyor musun
bilmediğim görmediğim kıyılara gidiyorlar
beni alıp götürüyorlar
beni alıp alıp götürüyorlar
dağınık bir masada oturuyorum şişeler falan
hiçbir kalem kalemlikte değil
kitaplar cirit atıyorlar bana
sonra anılara saygı duruşu,
seni düşündükçe zamanın resmigeçidi başlıyor
-dünya parçalanmış ruhlardan oluşur-
bunu sen ve ömerle oturduğumuz bir akşam sohbetinden anlıyoruz
dil değmemiş bir çocuk ismi arıyorum
-klamedor, medorkla veya calemakbes gibi-
isimlerinin bir anısı olmasın hani
düşlerimde büyüttüğüm çocuklar
isimsiz büyüyorlar
5.12.11
Mustafa ErgunKayıt Tarihi : 13.2.2012 20:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!