Bir Ana - Bir Oğul' Şiiri - Yorumlar

Afet Kırat
320

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

“Suya ateş düşse de, tükenmez ümit” dedim.
_________Uyakla sarmaladım, zehir saçan heceyi
_________Kâbuslara hapsettim, yaşadığım geceyi
_________Zorlansam da yıllarca, çözerek bilmeceyi
“ Uğraşmak zorundasın, çile sana çit” dedim.

“Gün yorgunu yokuşlar, vermedi geçit” dedim.

Tamamını Oku
  • Enver Bilgiç
    Enver Bilgiç 08.04.2009 - 02:47

    Başarınızı tebrik eder,devamını dilerim Afet Kırat Hanım, Yüreğiniz huzurlu,kaleminiz nurlu olsun
    Saygılarımla,tam puan, Enver Bilgiç

    Cevap Yaz
  • Ayşe Yarman Öztekin
    Ayşe Yarman Öztekin 06.04.2009 - 08:58

    Sayın Afet Kırat,

    Çok zarif ve güzel bir şiir. kutlarım.
    Ama benim anne yüreğim, bu şiiri okumaya dayanamadı.

    Cevap Yaz
  • Ali Şahin
    Ali Şahin 29.01.2009 - 11:53


    Çok hoş, tebrik ederim.

    Hayran kaldığım ilgili bir başka şiiri de paylaşmak istedim.

    Selamlar
    A.Ş.

    __________________________________________

    Rabbin, yalnız Kendisine kulluk etmenizi ve ana babaya da iyilikte bulunmayı kesinkes
    emretti. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa,
    onlara karşı «of» bile deme; onları azarlama! İkisine de hep tatlı söz söyle! İkisine de
    şefkat ve tevazu ile kol kanat ger ve de ki: «Rabbim, beni küçükken terbiye edip
    yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhametinle muamele et!»' (el-İsrâ 23-24)

    -İstikbâlin Melek Ruhlu Gençliğine İthaf-

    Yazar, M. Ali EŞMELİ

    ANA BORCU...*

    Karlı bir kış gecesi acı bir kaza oldu,
    Bir aileden yalnız ana-oğul kurtuldu...
    Artık eve en uğrak misafir gariplikti,
    Ana, sezdirmese de gözü iplik iplikti...
    Bir şey olmamış gibi kül bastı yarasına,
    Gül gibi yetiştirdi güzel oğlunu ana...
    Ay oldu evlât için saçlarının siyâhı,
    Etti nice geceler başucunda sabâhı.
    Hastalansa kendisi, alamazken bir ilâç,
    Etmedi çocuğunu mertlere dahî muhtaç.
    Yaz ve kış nazla bakıp eyledi fidan boylu,
    Büyüttü yavrusunu, hem huylu, hem de soylu.
    Hem de iyi okusun diye oğlunu ana,
    Büyük şehre yolladı yüreği yana yana...
    Oğul da kıymet bildi, kışı eyledi bahar,
    Elinde kurdeleli, takdirli diplomalar...
    En başarılı oldu, doymadı madalyaya,
    Bilgisi yeri aştı, taştı güneşe, aya.
    Yay çekse de okurken bazen yokluğun oku,
    Derhal anası derdi: 'Oğul, yeter ki oku!
    Defter, kitap, ben sana, ne lâzımsa veririm,
    Üç-beş kuruş bir şey mi, cânımı gönderirim!..'

    Böylece çiçek çiçek oğul meyveye durdu...
    Heyhât ki, tam o anda bir rüzgâr tokat vurdu!
    Vâh oğul, sürüklenip kapıldı esen yele,
    Güzelim ağacından meyve geçmedi ele...
    O fırtına, meğerse aklı çelen bir kızdı.
    Şimdi gencin her nabzı, ona âit nabızdı...
    Kız da bir tuhaftı ki; beni istersen, dedi;
    Yalancı yaşlar döküp; ya annen, ya ben, dedi...
    Silip süpürdü o kız, onca okunan ilmi,
    Başladı oğlan için kaderin meçhul filmi...
    Kız bir yalazlı ateş, oğul ise bir mumdu,
    Oğlun gözünde artık yalnız o kız mâlumdu...
    O oğul, bir zamanlar parlarken güneş gibi,
    Şimdi kara fânusta oldu rûhu leş gibi...
    Yıldızdı, zindan oldu, unuttu annesini,
    Gökten çamura düştü, kirletti karnesini.
    Ana sabretti yine, saçlarını yolmadı,
    Böyle hazâna rağmen sevgi gülü solmadı...
    Lâkin o dert çölünde artık dîvâne idi,
    Haraptı, perişandı, çünkü o anne idi.
    Olur mu tesellisi hiç evlât yâresinin?
    Düşündü; hâli nedir bu ciğerpâresinin...

    Toprağında yıllarca köksüz mü okutuldu?
    Nasıl oldu o çınar bir saksıya tutuldu?
    Üzgün ana ne dese kâr etmedi oğluna,
    O pembe gül goncası, dönmüştü bir yosuna...
    O çilekeş anneye neler çektirdi oğul,
    Yetmemiş gibi bir gün, kirli elinde bavul,
    Terk etti ocağını, annesiz yaptı düğün,
    Gözleri çeşme ana, arayıp durdu her gün.
    Dokuz yıl sonra buldu o arsızı nihâyet,
    Görünmedi gözüne ondaki son ihânet..
    Açtı iki kolunu, heyhât, sevinemedi,
    Zâlim oğul: 'Be kadın, nereden çıktın?' dedi.
    Melek gibi anneyi şeytanca kovaladı,
    Kalmadı ana için nankör evlâdın tadı.
    Gördü ki, akrep olmuş, yılan olmuş çocuğu,
    Göz çıkaran bir karga kesilmiş nazlı kuğu...
    Yaralı ceylân ana, için için hıçkırdı,
    Yıllardır sakladığı ninni sazını kırdı...
    Kalp denen sabır taşı çatladı ortasından,
    Binbir acı içinde inledi ana o an:
    'A evlâdım, ben sana bir defa vurmamışım,
    Çocukluğundan beri seni hiç yormamışım.
    Etmişim sana kurban şu kısacık ömrümü,
    Karşılığım, ölmeden tatmak mıdır ölümü?

    Mâdem benim sevgimi bu derece kirlettin,
    Ne olduğu belirsiz yosmaya tercih ettin,
    Ver artık istiyorum benden emdiğin sütü,
    Geri ver emeğimi, o emek insanüstü...
    Ben bir aslan büyüttüm, karşıma fâre çıktın,
    Kendine enkaz için anne tahtını yıktın!
    Geri ver benim sana öğrettiğim gülüşü,
    Geri ver benim sana gösterdiğim her düşü...
    Çirkef öpen dudağın, el öpmüyor; yuh sana,
    Öpmeyi ben öğrettim, geri ver onu bana!
    Geri ver can dilimden aldığın bülbül dili,
    Geri ver, gözlerini sildiğim her mendili!
    Ver uykusuz kaldığım yılları, nankör varlık,
    Hiç sevinci olmayan hüzünleri, al artık!
    Şu beyaz saçlarımın karasını ver geri,
    Geri ver, şiir gibi şakıdığım sözleri!..
    Ver, benden öğrendiğin yürüyüşü ey oğul,
    Ver benim olanları, artık anasız boğul!
    Nasıl zehir verdin sen, sana şerbet verene?
    Nasıl diken batırdın sana kanat gerene?
    Can gülümdün, yâr sanıp ağyâr elinde soldun,
    Yazık, bir yosma için annene hâin oldun!
    Sensizlik acısından daha acı bu elem,
    Her çileyi çekerim, bu çileyi çekemem!
    Ver artık cân evimde büyümüş fidan boyu,
    Geri ver güzel adı, ver bana âit soyu!
    Ver, ver ana borcunu, bu kadar azap yeter,
    Borcun kendinsin oğul, sen kendini geri ver!
    Olmaz, ödemem diye düşme sakın cinnete,
    Ana borcu bitmeden giremezsin cennete!...'



    Bu anne bir anne ki, bizi doğuran kadın,
    Bu anne ey yiğidim, iki cihan kanadın...
    Bu annede saklıdır bütün değerlerimiz,
    Kanımız, târihimiz, bu anne cevherimiz...
    Bu anne, öz kültürdür, îmân ile irfandır,
    Bu anne, bir âbide, ahlâk ile vicdandır...
    Bu ana, Mimar Sinan, ulu Süleymâniye,
    Bu ana, bu memleket, bu ana yüce gâye...
    Bu ana gök kubbemiz, hem elif minâremiz,
    Bu ana gece gündüz, bu ana tek çâremiz...
    Bu anne, Hayme ana, Fâtih büyüten kundak,
    Bu anne dalga dalga ay yıldızlı hür bayrak!
    Doğusu batısıyla bu anne Anadolu,
    Irmaklar onun gözü, ağaçlar onun kolu...
    Toprağım, vatanımdır, bu anne milletimdir,
    Bu anneden kim mahrum, o öksüzdür, yetimdir,

    Ey yiğit, bil ki o kız, düşman denen yabancı,
    O kız, tarihten beri Türk milletine sancı.
    O kız, senden güneşi alıp batıran çamur,
    O kız, senin sofrana mayası bozuk hamur.
    O kız, her şeyi çirkin, yalnız maskesi güzel,
    O kız, birkaç yalana gerçeği ister bedel...
    Sokarsan has bahçeye çöle döndürür o kız,
    Sevdâ yıldızlarını bir bir söndürür o kız...
    O kız haçlı güzeli, masum yüzlü cadıdır,
    Bize bin bir kötülük, o kızın soyadıdır...
    O kız, bazen şeytandır, bazen de bir kör nefis,
    O kız, gerçek güzeli göstermeyen kara is!...
    Oğul, sakın aldanma o kızın yaldızına,
    Hayırlı bir evlât ol, ana yâr olsun sana!...
    Cennet gibi bir diyâr, ana gibi yâr olmaz,
    Ey Seyrî, anasızlar, hiçbir zaman vâr olmaz!...


    *Azerbaycan şairlerinden Ali Kerim'in 'Kaytar Ana Borcunu' başlıklı şiirinden ilhamla...

    Cevap Yaz
  • Abdullah Arslan
    Abdullah Arslan 15.12.2008 - 01:41

    İSTEKLERİNİ MAKUL ÖLÇÜLER İÇİNDE TUTMAYI BAŞARAMAYIP LÜKS TÜKETİME MEYLEDEN İNSANLARIN, HAZİN SONLARINI HER TOPLUMDA GÖRMEK OLASIDIR. KİŞİLİK BOZUKLUĞU YAŞAYAN BU GİBİLERİN ACİL PSİKOLOJİK TEDAVİLERİ YAPILMALIDIR. BU GEREĞİ BAŞARILI BİR BİÇİMDE DİLE GETİREN ŞAİRİMİZİ KUTLUYORUM. SAYGILARIMLA.

    Cevap Yaz
  • Seyfeddin Karahocagil
    Seyfeddin Karahocagil 14.12.2008 - 16:15

    Muhterem Bacım Bu harika şiirini okumuştum Ama senin bu güzel şiirlerini defalarca okumalı ve de her zaman hakkı olan 100 üzerinden 100 puanı esirgemeden.
    Selam, saygı ve dualarla
    Seyfeddin karahocagil

    Cevap Yaz
  • Mehmet Gözükara
    Mehmet Gözükara 14.12.2008 - 11:10



    Şiirdeki kahrın sona bırakılması kahredilenin canından can almasından olsa gerek.

    İçeriği ızdırab olsada muhtevası can sıkıcı gelsede şiir sonsuzluga kanat açan kartal gibi olmuş.

    Tebrikler.

    Paylaşım için teşekkürler.

    Mehmet Gözükara.

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal 11.12.2008 - 11:56

    SEVİNDİRİCİ BİR HABER. BAŞARILARINIZIN DEVAMINI DİLERİM ABLACAĞIM.ŞİİR DÖRT DÖRTLÜK BİR ÇALIŞMA.TAM PUANLA SELAM VE DUA.BAYRAMINIZI TEBRİK EDİYOR.NİCE BAYRAMLARA DİYORUM.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Böke
    Mehmet Böke 11.12.2008 - 06:50

    Sizi ve şiirnizi tebrik ederim.Bu aziz mübarek günlerde sabrı cemil ve sağlık sıhhat ve iki dünyada saadetler diler müstecab dualarınızı beklerim.Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Necmi Uçar
    Necmi Uçar 10.12.2008 - 23:50

    Çok hoş bir çalışma, başarının devamı dileğiyle, Tebrik ediyorum.

    Cevap Yaz
  • Mustafa Yaralı
    Mustafa Yaralı 10.12.2008 - 11:59

    Kabaran yüreğine med-cezir 'gel git' derim,
    'Afet içinde bile analar mecit' derim,
    'Acılarla yaşamak elbetde kolay değil
    Derdinin tek ilacı inan ki Tevhit' derim.

    Acısız ağrısız hayırlı uzun ömürler ve anızın bayram güzelliğinde geçmesini dilerim,saygılarımla.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 42 tane yorum bulunmakta