Bir an...
Baharın çıplaklığıdır, yaşam
Sevmek isterken üşümek
Tutmak isterken tükenmek
Tezatların buluşmasıdır
Benliğine inemediğin en derin yaralardır
Sarmalar seni en olmaz anlarda
Bir an…
Olmayan masalların perisisin
Tükenmiş umutların gölgesinde
Tabiata ruh verirken çıkarsın bazen
Bazen de Tanrıçalaşmanın eşiğindesin
Bir an…
Bir bulut kaplar yüreğimi
Yağar yağmurlar ateşe inat
Sönmez yangın inadına
Düşerken her mevsim kar taneleri
Bir an…
Bir özlem olursun
Beynin her kandamlacığında
Düşüncelerin merkezinde
Ulaşmak isterken tökezlediğin her adımın acısıyla
Ağlarsın içten içe
Bir an…
Bir dua olursun
Yalvarmanın eşiğine gelmiş
İnancın inatla birleştiği anlarda
Bilinmeyen bir Tanrı’ya
Olamayan bir aşkı anlatırsın
Bir çocuğun masumiyetiyle
Bir an...
Bir hayal olursun
Bir gülüş
Bir öpücük
Şehvet kokarsın
O çocukça masumiyetinle
Bir an…
Hayat olursun,
Tükenmiş benliğin
Yaşama tutunma amacı olarak
Düşerken bir uçurumun kenarında
Tutunacağın tek dal olarak
Bir an…
Yalnızlık olursun,
Sis çökerken güneşe
Haykırmak isterken tüm benliğinle
Çökersin yüreğinin derinliklerine
Gölgelerde ararken siluetini
Ürperirsin
Bir an…
Şehvet kokarsın
Tüm dişiliğinle sarmışken bedenimi
Bir bakış olursun
Ellerin birbirine inat titremelerinde ki
Buluşamamasında
Karşılaşır bedenler
Bir birinin kokusuna hasret olduğu yakamozlarda
Bir an…
Ağlarsın yanı başımda
Kollarımın arasında
Tüketmiştir, seni hayat
Güzelliğine inat
Yaşanmışlıktır sana koyan
Yaşlanmışlığın çok ötesinde
Derinlere inmeye çalışırken
Yüzeyde kalan bir kibrit tanesisin
Yanıp kül olmana ramak kala
Bir an…
Gelirsin yanıma
Anlatırım sana en güzel aşk hikâyelerini
Mem û Zin’i
Siyabend û Xece’yi
Zembilfıroş’u
Kavuşamamıştır oysa hiçbiri
Anlatırım gene de
Yazgımızı değiştirmeye inat
Hayalinin coşkusuyla
Bir an…
Gidersin, ansızın
Kaybolursun
Yokmuşsun gibi
Devam eder çark
Gülersin ağlamaklı dudaklarında
Bir siluette can bulana kadar
Bir an…
İlahi bir misyon yüklenirsin
Bir kapısın
Şems’in Mevlana’ya olduğu gibi
Yükselmek istersin arş’a
Ruhunun tanrıya olan açlığıyla
Bir an…
Bir mevsim olursun
Hepsi bir biriyle aynı
Kar tanelerinin çöktüğü
Can bulursun sonra
Berfinin köklerinin doğaya haykırışında
Bir an…
Sinir sistemini çökertirsin
Her haykırışta
Her isyan da başrol oyuncusu olursun
Kırılan her parçada
Her yumrukta
Her küfürde
İzler bırakırsın
Bir an…
Sessizlik olursun
Seslerin cümbüşünde
Her stranda
Her ezgide
Tek nota olursun
Enstrümanların repertuarında
Bir an…
Güneş olur mutluluk saçarsın
Aydınlatırsın
Hüzünlü geceleri
Tatmışken yürek mutluluğu
Sen kaybolmadan önce
Bir an…
Bir hiç olursun
Hiçlikten öteye gidemeyen
İnsanlara karışırken
Bir an…
Şeytan olursun
Düzenbazlıkların merkezinde
Şarabında
Sigaranın da
Zevk olduğu yalnızlıklarında
Bir an…
Tüketmek isterim seni
Basitleştirerek
Kandaşlarına kanını
Karıştırmak isterken bulurum kendimi
Bir an…
Lilith olursun gözümde
Tüm bencilliğin
Tüm asiliğin
Tüm arzularına mantıklı sebep ararken
Bir an...
Havva olmanı dilerim
Benim olmanı
Bana itaat etmeni
Karşılıksız sevmeni
Vazgeçerim o an
Seni sen yapan değerlerin
Bedenine ruh kattığını hatırlayarak
Bir an…
Âşık olmanı dilerim
Hissetmeni isterim
Çektiğim acıların tüketmişliğini
Bir an…
Ayna olmayı isterim
Kendini görmeni
Yaşam merkezinin
Çekim gücü olduğunu
Sende ne bulduğumu
Bir an…
Bir yazar olmak isterim
Yazılmamış en güzel aşkı yazmayı
Tanrı’nın bahşettiği güzelliğe yetmeyecek kelimelere
Can vermek isterim
Duygularım ben olmaktan çıkmışken
Bir an…
Eros’u arar gözlerim
Oklarından biri gelir bulur belki
Olmayan aşk bahçemizin surlarında
Bir an…
Sen olmak isterim
Neden?
Niçin?
Benim olmadığını
Anlamaya çalışarak tükettiğim, ciğerlerimde
Bir an…
Anka kuşu olmak isterim
Küllerimden yeniden doğmayı
Olmadığın bir yaşamda
Yeniden yaşamak için
Bir an…
Martin Eden olurum
Tükenmişsindir bende
İntiharın eşiğine gelmişken,
Son bir dokunuşu beklerken
Okyanusun sularında
Bir an…
Halkım olursun
Yoksullaşırsın
Umudun
Ümidin
Şansın
Olmadığı bedenlerde
Bir an…
Dağ olursun
Tırmandıkça yükselen
Sonunda bir yığın kar parçasına dönen
Üşürken bedenimde
Bir an…
Çocuk olursun
Masumiyeti rol biçersin kendine
Ağlarsın, her düştüğünde nedenini bilmeden
Konuşursun
Duygulardan bihaber
Bir an…
Korku olursun
Sensizliğin her ızdırap verdiği
Benden her uzaklaştığın
Çekip gitmelerinde
Bir an…
Bir rüya olursun
Kâbusların sıklığında
Kavuşmaların ortasında uyandırıldığın
Uyanmanın işkence olduğu zamanlarda
Bir an…
Ölürüm!
Bu bedende
Yaşamın anlamsızlığında
Her şeyin bitip tükenmişliğinde
Yalnızlığın en üst noktasında
Sensizliğin her anında
Düşlerin kan kustuğu
İnancın bittiği
Senin öylece çekip gitmelerinde.
(05.08.2010 Karakoçan)
Ömer Faruk OkçuoğluKayıt Tarihi : 9.2.2011 01:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çıplak Düşler adlı şiir kitabından...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!