Güneşin battığı yerdeki
Şu ulaşılmaz kızıl gurupta
Duyguların otağ kurduğu yüce dorukta
Birleşen gönüllerin sessiz en derin yerinde
Güvercin kanadından alınan narin bir tüyle
Vurun, öldürün beni
Bir akşam üstü...
Bir tül serilirken lacivert dağların üzerine
Rüzgarın suskunluğu vurunca şehrin duvarlarına
Bir bahçenin en güzel köşesinde bekleyen
Boynu bükük gonca gülün hüznüyle
Vurun, öldürün beni
Bir akşam üstü...
Gün devrilip çoban yıldızı parlarken
Bir akasya ağacında kuşlar uykuya varınca
Titreyen ellerin umutsuzca uzanan parmaklarında
Fal bakılan papatyanın zarif yapraklarıyla
Vurun, öldürün beni
Bir akşam üstü...
Vurun, vurun, haydi öldürün beni
Bir akşam üstü...
Bir akşam üstü...
Kayıt Tarihi : 22.5.2019 11:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Betimlemeler harika ,anlatım duru su gibi....TEBRİK EDERİM İBRAHİM BEY...SAYGILARIMLA...
*Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim _____________
Ben de katılıyorum bu dizelere, akşamın o güzelliğini son bi kez daha görmek isterim...
Akşam nasıl da güzel anlatılmış , naif bir hüzünle.
Ama kimse vurmadan, vakti geldiğinde bir papatyanın beyazlığında, bir gülün asil hüznüyle, bir güvercin kanadının hafifliğiyle gidelim ,ama akşam üstü...
Ve ,yine Behramoğlu 'nun dizelerince; ***ben ölürsem akşam üstü ölürüm / Her şey yeniden başlar...
Kalemin daim olsun kardeşim. Kutluyorum içtenlikle. Sevgi ve selamlarımla.
TÜM YORUMLAR (7)