Melissa, o akşam içinde olmak isteyeceği kıyafetin nasıl olması gerektiğini düşünüyordu. Birkaç etek, blûz, pantolon denemelerinin sonunda seçtiği bir takım üzerinde karar kıldı. Lacivert kısa eteği ve üzerine yeni aldığı pembe dantelli bluzu birbirine ve kendine çok yakıştırıyordu. Gerçekten de, çok güzel olmuştu giyinince.
Arkadaşı Özlem’le birlikte Şirinkent’e doğru arabayla yola çıktılar. Son günlerde nedense hep morallerini bozacak bir şeyler oluyordu. İkisine de oralarda biraz takılmak iyi gelecekti. Bir müddet etrafta öylesine dolaştıktan sonra, Kömür’ün Yeri’ne girmeye karar verdiler. Çevredeki insanlar bikinili, mayolu dolaşırken onların bu şık kıyafetli ve onlarla kıyaslanınca fazla özenli kalan hâlleri oldukça dikkat çekiciydi. Ancak duruma aldırmamaktan başka yapacakları bir şey yoktu. Hava kararmaya başlayınca ise, bikinili kızların yerini yavaş yavaş alımlı kadınlar ve onların şık kostümleri almaya başladı. Bu hanımlar, öylesine abartılı giyinmişlerdi ki; aynı gece içinde, aynı mekânda, aynı kıyafetlerle özensiz ve silik kalma duygusunu yaşadılar bu kez de.
İki bira içip denizi ve etrafı seyrederek sohbet ettiler aralarında biraz. Artık kalkmayı düşünüp, hesap istediklerinde sekiz lira hesap geldi. Melissa hesap almaya gelen gence on lira uzattı ama kısa süre geçmeden para olduğu gibi geri geldi. Kömür, Özlem’in kocasının tanıdığıydı ve şimdi yengeden para alınamazdı. Öte yandan yenge de ödeme yapmazsa bir daha buraya gelemezdi. Üstelik kendi arkadaşı da değildi bu adam.
Bir süre ne yapacaklarına karar veremeden, masada öylece oturdular. Hesap konusunda olağanlaşmış davranış şeklini gözlemlemeye başladılar, belli etmeden. Görevli genç, insanların kalktığı masanın yanına kısa süre içinde geliyordu.'Demek ki, masaya bırakılan paranın kaybolması olanaksızdı. On lirayı (bu durumda para üstünü de gözden çıkarmak gerekecekti) iyice tabağın altına sıkıştırıp hızla ayağa kalktılar. Kömür “iyi akşamlar” deyip bir şeyler söyleyecek gibi oldu, onlar yanından geçerken. Ama kızlar kısa ve keskin bir ifade ile” iyi akşamlar”a hızlı bir karşılık verip, koşar adımlarla kapıya yöneldiler. Bahçeye çıktıklarında elinde on lira ile peşlerinden koşturan genç, onlara seslendiğindeyse telaşla koşmaya başladılar. Kızlar önde, genç arkada koşturmaca sürerken genç tökezlendi ve yere düştü. Hayır, durup arkaya bakacak zaman yoktu. Koşup arabaya dar attılar kendilerini.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Tanık yerde pek çok insanın memnuniyetle kabul edeceği hesabın alınmaması jestini reddediyorlar ve oradan kaçarçasına uzaklaşıyorlar. Arkalarına bakmadan.
Orada şık giysileri denize girme giysili insanlar arasında kendilerince göze batıyor.
O giyisileri kendini iyi hissetme ve zindelik duygularıyla giymişti Melissa.
Daha şık insanlar gelince bu kez şıklık kademelendirme duyguları değişmeye başlıyor.
Adem ile Havva'nın yanında üstümüzde çul olsaydı kendimizi şık hissederdik. Bu kez bir pantolon bir gömlekli sokak çoçuğumu bizim yanımıza gelseydi şık olan o olurdu.
Şehirlerarası yolculukta kırtipil giysili otobüs yolcuları arasına sıradan şehirli kadın kendini çok şık ve ayrıcalıklı hisseder ve bunu davranışlarıyla, bakışlarıyla hissetterir, özgüveni artar.
Öykünün amacı bu mu. Hayır aklıma getirdiklerinden.
Gün içinde bir minik gezintinin öyküleştirilimsi gözlem ve algılama güçünün üstünlüğüü. Aynur uluç ta.
Aynur Uluç karıncanın bir adımından bile bizim aklımıza gelmeyen bir öykü düşünür. Salt yazmak için değil. Bu ince, ayrıntılı bir güçlü insan kişilğinin ürünüdür.
Yastık altı değil, yastık üstü öyküsü de diyebiliriz Aynur Uluç'nun öyküleştirmelerini. Kimsenin dikkatıni pek çekmeyecek olayları insanın gözünün içine sokup anlamlandıran.
Ben bayılıyorum.
bir kamera kadar nesnel, bir insan kadar sıcak bir yazı...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta