Şehir, başına yıkılmıştı...
İnadına hava soğuktu...
İnadına suratı asıktı bütün insanların...
Bu yağmuru tanımıyordu; hayret...
Bu rüzgar sanki alacaklıydı; döver gibi, sert...
Caddeler bile... Kaldırımlar bile kovuyordu sanki...
Sanki aldığı nefesle havayı, attığı adımla yeri ve baktığı herşeyi rahatsız ediyordu...
Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Devamını Oku
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.




Bir nefes gibi...
Bir yudumcuk nefes gibi...
Sanki ne olurdu?..
Bir duvara yaslandı soluk soluğa....
Sırılsıklamdı şehirle beraber...
Saçlarından yüzüne süzülen damlalar bile griydi şehirle beraber...
Kasvet kaskatı tutmuştu şehirle beraber...
Şehir; kainat...
Kainat başına yıkılmıştı...
Ölmeyi düşündü...
Mezar yerini sonra...
Ve mezar taşını...
“Hiçbir şeyim olmasa da; yatacak bir yerim, boynu bükük bir mezar taşım olacak ihtimal” dedi kendi kendine...
“Boynu bükük bir mezartaşım olacak...”
..zevkle okunan ve okurken düşündüren şiiriniz için ..kutlarım kaleminizi ve yüreğinizi :
ah!.. bir de arayıp da bulamadığım kitaplarınıza ulaşabilsem ... :)
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta