Bir aile düşünün,çok çocuklu orta halli bir aile...Baba tarlada ,bağda ve bahçede çalışıyor.Ana çocuk doğuruyor,inanç yerli yerinde,fakat baba başka havalalarda geziyor,gösterişe önem veren,çalışmak yerine baba mirasını har vurup harman savuran biri ,havai mi havai....Kadın çocuk doğurmaktan belini düzeltemeyen ,kısmete,kadere boyun eğen münis haliyle madona gibi...Sabrı geniş,itikatı tam,çoluk çocuğa kurban ama...ve lakin gel görki;kocasını zerre kadar etkileme sanatı yok.
Neden mi?
Anne kendisi gibi ezilmesinler diye kız erkek ayırımı yapmadan okusunlar ,kurtulsunlar,benim gibi ezilmesinler,diye düşünüyor çocuklarının geleceğini...
Gurbet gerekiyorsa gitsinler diye diretiyor.Bütün iplerı elinde tutan koca ''HAYIR'' diye kestirip atıyor.''Kızlar el ateşidir,onları okutacak param yok,sadece oğlan çoculardan becerebilen okusun'' diyor.Adam kumarcı,içkici,zevki-sefa peşinde baba mirası tükeniyor,Sıra tarla bağ bahçeye geliyor.Su değermenini ,yün kırpma makasını ve tarağını,evdeki dededen kalma el değirmenini ,elindeki büyük baş hayvanları,arazisinde asırlara meydan okuyan tahtalık kavak ağaçlarını,karşı dağdaki ormanlık alanlarını bir bir satıryor.Düşünmüyor,'' bunları satarsam bu kadar nüfüsu nasıl beslerim''diye ? Aslında arazi muhteşem,güneş ,dört mevsim var. Büyük büyük akarsuları var,karasaban da var,onu işleyecek çoluk çocukta var...Sadece bu toprağı nasıl işlerim demesi gerekirken ağalık beylik taslayarak satmaya başlıyor ama,dur durak bilmeden bıçak kemiğe dayanıyor.Evde kıtlık alametleri başlıyor,çocuklar evdeki hursuzluktan tek tek kaçarak büyük şehirlere gidiyorlar.Kız çocukları ipsiz sapsıza kaçarak kurtulmaya çalışıyorlar.Aile dağılmasın diye çırpınan anne artık hasta,yalnız başına yaşamaya çalışıyor.Akılsız,plansız ve düşüncesiz bir baba yüzünden dağılan çocuklar karşılaştıkları kötülüklere yutulmadan,birbirine sahip çıkarak yaşamayı başarıyorlar.Tabiiki büyük kardeşler küçüklerine destek ve güç vererek birlikte başarmayı öğreniyorlar.Okuyan kardeşlerini teşvik ederek meslek öğrenmelerini sağlıyorlar.
Baba artık geçimsiz ve huysuz bir ihtiyardır.Anne hasta ve yorgun hala umutla ''Birgün geri dönecekler '' diye çocuklarının yolunu gözlemektedir.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.