Ben suyu ilk, anamın içdenizinde tanıdım. Varlığının ayrımına vardım. Onda, her şeyimi tamam ettim: Gövdemi, dalımı, yaprağımı su havzasında…
Sonra doğdum. Doğduğumda ilk, dağı gördüm: Deveci Dağı’nı. Bizim köyümüz O’nunla karşı karşıya oturur. Yüzü O’na dönüktür. Doğduğumda O, yine oradaydı. O’nu gördüm. Tanıdım.
Şiirlerimi ilk, suya ve dağa yazdım. Kir- pas kaldırmaz suya ve heybetli, güçlü dağa. Suya yazdıkça dirildim, yeşillendim; dalım, yaprağım çıktı; dane oldum, döküldüm; aç ağızlar doyurdum. Suya yazdıkça arındım; ne suç tanıdı defterim, ne kabahat…
Dünyanın kara kaplı defterinden düşüldüm. Suyun duru defterine yazıldı künyem. “ Dostuna yarasını gösterir gibi ” … Gölgesi ardına düşmeyen gibi… İnsan yüreğinin dibinde bir beyaz çakıl taşı … İnsan eliyle uzansan hemen orada … Her zaman, her yerde gibi…
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Olsa dedikleriniz çok mu zor şaiir. Ya bunlar mutlaka olsa, yada bunların olmasına tek engel olan insan olmasa demek geldi içimden. Çocukların acı çektiği bir dünyada nasıl huzur bulur insan
Saygılarımla
Ümran Tokmak
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta