Bir adam yürüyordu
Tan yeri ağarırken
Taş kaldırımda.
Yüzünde nur,
Gönlünde huzur,
Elinde tespihi ile…
Yükünmek için Tanrı’ya
Bir adam yürüyordu.
Sis daha kalkmamıştı.
Ezan daha okunmamıştı.
Ve dahası
Parke taşları tam oturmamıştı.
Birkaç sokak öteden
Düdük sesleri geliyordu.
Anlaşılan bekçi de yatmamıştı.
Bir adam yürüyordu.
Evet, bir adam…
Lâkabı, yalnız kurt olan…
Hava ağırdı o sabah.
Sokak durgundu.
Sokak mahcup,
Sokak ağlamaklıydı.
İns yoktu ortalıkta.
Top oynamıyordu cinler,
Cirit atmıyordu.
Ve bir adam yürüyordu.
Derken üç gölge belirdi,
Sokak lambalarının
İzbe aydınlığında.
Üç çift ayak bozdu,
Akıp giden sessizliği;
Gidip-gelen şarjörler…
Bir teneke kutu,
Yumurta topuklu ayakkabının
Tekmesini yiyen…
Bir adam yürüyordu.
Aldırmıyordu, yürüyordu.
Uzaklardan itler ürüyordu.
O, yürüyordu.
Sırtına gül ekmişti
Anası, avuç avuç;
Çıkmasını bekliyordu.
Evet, o bekliyordu.
Derken bir el yırttı
Zifiri karanlığı
Üflediği kızılca ateşle
Sırtında bir pınar,
Sırtında kızıl bir gül…
Açıldı
Sararan dudakları
Bakışları solarken,
Bakışları donarken
Gözleri bir noktada.
Sesi geldi duvarlardan
Dalga dalga
Allah, Allah, Allah!..
Bir adam yatıyordu
Yerde, boylu boyunca
Lâkabı Bozkurt olan..
Aziz Dolu Atabey
Kayıt Tarihi : 28.8.2021 06:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bolu-06.07.1996
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!