Bir adam…
Daracık bir sokakta,
Hiç üzülme dedi oğluna.
Ölümün ayıbı yoktur,
Hele ki bu uğurda.
Çocuk titredi, dayanamadı,
Silemedi bile gözyaşlarını.
Döndü babasına;
Baba ayıp olan nedir dedi.
Sen yürüdün ve yorgun düştün.
Bense daha gencim, daha yürüyeceğim.
Baba gözyaşlarını izliyordu evladının.
Babalığı yerin dibine sokan bir çaresizlikle.
Çocuk ne bakıyorsun bana öyle baba dedi,
Bakma!
Ağlamıyorum!
Polis amca parfüm sıktı biraz bana.
Acı da olsa iyiyim yinede,
Gözüme kaçtı biraz ondandır işte,
Hadi üzülme.
Biliyorum oğul, dedi baba,
Bana da bir zeytin attılar.
Açım diye, maaşımı biliyorlarmış gibi
Meğer alerjim varmış ama.
Bak her yerim kan içinde.
Çocuk bir an sustu.
Sonra konuşma lütfen baba dedi,
Yorulma uzan uyu hadi.
Ve kaldırım taşlarının,
En yumuşağına koydu babasının başını.
Her yer sis,
Her yer polis.
Onlar ne yapsınlar ki;
Emir veren, evinde keyif çatan reis.
Ve polis amcalar,
Siyah güller uzatıyorlardı burunlarına.
Güller, siyah güller…
Güller ki kan kokuyordu sadece.
Ayrılık kokuyordu.
Zulüm kokuyordu.
Ve puşiler sarmıştı kafalarına gençler.
Polisler onlara terörist diyordu,
Onlar polislere…
Haklı olan acaba kimdi?
Kim bilebilirdi ki?
Fakat şu da bir gerçekti ki,
Polisler haklı olsa;
Ülkenin hemen yarısı teröristti.
Çünkü puşiyi,
Dedelerinin dedeleri de sarardı başlarına.
Yani teröristlik etiketi puşi,
Yöresel bir kıyafetti.
Etrafına baktı çocuk.
Her yer akrep dolu.
Ve tanrılar tazyikli yağmurlar yağdırıyorken.
Baba, git oğul dedi.
Gürültü yapıyorsun,
Bak uyuyamıyorum.
Biraz ötesinde,
Gözleri açık uyuyan bir anne,
Maden işçisi oğlu için gelmişti.
Ama oğluna geri gidemeyecek.
Uyanın artık çocuklar diyemeyecek.
Az kaldı, güneş doğacak diyemeyecek.
Gayret edin, ha gayret, diyemeyecek.
Peki, kim anneyi unutmayacak?
Kim durmadan gayret edecek?
Anneler…
Anneler gözleri açık uyumasın…
Ve büyük reisten hediyeler;
Yağmurlar, parfümler, güller, zeytinler…
Yağmurlar, parfümler, güller, zeytinler…
Daha neler neler.
İnsanları hediye yağmuruna tutuyorlar.
İnsanlar birer birer uyuyorlar.
Peki, ya televizyon karşısında içkisini yudumlayan patronlar?
Derken çocuk bıraktı babasını,
Babasının her gün cüzi bir maaşla süpürdüğü sokakta.
Ve yürüdü çocuk, yürüdü, yürüyecek.
Elbet bir gün,
Bir gün 1 Mayıs’ın özgürce kutlandığı gün de gelecek. (29.04.12)
Kayıt Tarihi : 1.5.2013 01:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!