Bindokuzyüzdoksaniki Şiiri - Abdullah Me ...

Abdullah Mennan
122

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Bindokuzyüzdoksaniki

Yıl 1992 miladi,
İskoçya semalarında,Gök kara,
Gölgenin, Kanla boğulduğu toprak, Borak
Vitraylı camlar,
Yurt severlerin katledildiği eski saray içre
Yenidünya düzenini anlatıyor,
NATO’NUN, erbabı siyaset.
Bolşevik süngüleriyle açılan yollara
Hamdolsun Tanrıya, Tıkadık banknotlarla
Toprak etli Taze kuzu
Nemli, ıslak İrem buğu
Kuruldu sofralar, Attılar köze,
Gayri bundan sonra istihsal
Yeni doğmuş bebek gibi olacak istihlak
Kürsüye çıktı,
Üstünde, cehennem rengi
Kanla yuğrulmuş esvabı belli
Ufak ve kurnaz hanım eceleri
Dedi,
Düşmanı olmayan köpek, yaşamaz,
Oruspu cinselliği kadar kirli ve pis
Yollar gösterdi,
Kıvrak ve karmaşık,
Can vermeli, Doğunun, siyaseten zevata
Zulüm ile kahır sunulmalı, O güzel afete
Ağzı kovan, Dili nar
Çoban kılığında, Matman Karalar
Başladı yazmaya, Rüyalar
Sabaha görsün diye, besledikleri Davar
Kum ve mehtap içre gezer
Ve düşler
Göz kırpıyor saçılmış zemineMücevherler
Dört bir yanda ağalar
Yıldızlar altında, Hülyalar
Hülyalar içerisinde, Yıldızlar
Vuslat içre ufuklar, Rüyaları süsler
Yıldızlarda kayar Işıltılı, Top başlı
Süzülür, gelin duvaklılar
Deve kervanı, düşler
Ağızlarda misvak,
Islak, berduş sigarası
Düşlerle cengarileşip,
Hayaller içre,
Örümcek gibi yaşanır
Hülyalar içerisinde geçer, yaş
Gecelerin kollarında, derdest edilir, Güneş
Ve puslu
Hava hep inci gümüşi
Parıldıyor uzak iklimlerde
Almış demini sürdürür devranını
Uzak iklimlerde bir diyar
Onbir eylül ikibinbir
Kovboy Ve kan kuleleri
Parmaklarda kastanyet,
Dönüveren oryantalist.
Gayri çıkarılmıştı, derinlerden Düşmanın yenisi
Örtülü düşman, vermişti hediyesini
Kalçalarını döndüren Çanlar eşliğinde.
Bağırdı liberalizmin başı,
Geldi,Eğer ile nal,
Kendini, at zannedenlere,
Gem vurmanın zamanı,
Kum ve güneş altında
Açıldı palet topuklu, Çizmelerin yolu
Yıkıldı taşlar, açıldı mezarlar
Şeytan çatalı üzre geldi Gulyabaniler
Ve mermi,
Her bir mermi,Bir kabir.
Hava kasvet dolu,
Hava pis, Akbaba kokulu.
Üniformalı eşkıyalar,
Demokratik lavlar
Ve
Güneşin göz yaşları İçre
Tabur tabur geliyor Uğru soluklular
Başlamıştı
Yirminci haçlı seferi
Ateş ve köz
Göğü kaplamış kümülüs
Düşler içerisinde
Savran gözüne Görünür sevibaran,

Geleni yar sanır, gelip tarağıyla oynaya
Sevaran içre gelen, Azraildir,Gelişi, canın almaya
Kıblesiz cemaatı,
Çapkınca buselediği, çölün kumlarına
Açılmış mezarı,
Hilali,
Vahanın gölgelerinde boğmuş, Cellat başı
Belinde sarılı zünnarı,
Bir Yahudi..
Besmeleli, Bir sarı,
Cümle Arap.
Defnediyor naaşı,
Hakem olayında doğdu,
Bu siyasi zevat.
Günler geçirtiler, tabut içere
Beyaza ram, tebessüm ruhban,
Dizildiler, oldular saf saf..
Yılan idiler,
Günahla sevabı,
Toprağın altında arayan,Köstebek idiler
Damar damar yayılan, kök idiler
Vijdanları,
Elleri ile yedikleri pilav gibi, Yağ ve pis.
Dizleri üstünde, çıktılar tavafa
Güneşi oburca yemeğe
Üstlerinde, bayram çocuğu şımarıklılığı
Nasılda münasip görür, insan kendine
Riyakâr gülüşle, sırnaşıklılığı
Kursakları dolu
Kuruldu toy,
Hava fondetenli
Işıkları sahte,
Müseyleme Sarıldı Secah a.
Soyut kaide üzerine Oturttular, seni,
İndir artık, gölgeye kaldırdığın elini,
Olmaz olsun, böylesine, budun betimi,
Mescidi haram ettiler,etini
Seni, çektiler peşkeş,
Peşkeş çeken, puşt şekilli.
Puştun, telefon numarasını, kaydetmiş defterine.
Eğri hançerini, iman ile donatmış güya,
Kutsaldır diye,Gömmüş, açtığın yüreğine
Zikir ile kendini, gösteren ayyaş
Kabullenme artık yazgını,
Saklama, unut tasanı,
At beyninde ki burkanı,
Etinden başlıyor, sömürünün sistemi
İşte, aradığın yol ayrımı, Geldiğin kavşak
Korkma, Yırt,kara esvabı, yoktur zoru,
İşgal edilen yurdun, çiğnen kültüründür, doğrusu
ekmek ve su kadar, vaz geçilmezdir, özgürlük
Susmakta,
Dest ile izdivaç,
Elvermiş beyle hille kuran ağayla
İhanet ve bedeli
Et ve kemik yığını olarak,
Yaşama mahkûmiyeti
Doğurduğu,
Kın topuzu gibi,
Süngü ucunda, Bebeler,
Ve kirlenen, telli duvaklar
Ve
Kurulan insan hakları,
Üç ayaklar...
Üstlerinde, havare,
Kolçaklı erler, çekildi dara,
Yaşanmışlıklarda ihtiyaç duyar
Tıpkı, çamaşır gibi, serilecek ipe
Marifet odur ki,
İhtiyaç hâsıl olduğunda,
Utanmadan giyebilmeli,İnsan
Kurumuş olan esvabı.
Ve
Sarının, memleketin de
Söz ediyor, cemaat başı
Jandarma güçlü, edin biat
Gözlerinde, suç ortaklığı
Ölüme yoldaş olan, İhtiyar korkusu.
Cahil sanır kendini hazret
Çağlayandan aşağı düşen kütük
Kıvırmış kuyruğunu, kavlini sokar
Bilmez semayı bu kuş,
Lakin,
Mürteci gözünde,
Semavi görünür, Baykuş
Duyduğun, bebeğin ezgileridir
Haykıracağı an, yakındır
Halay çemberin de, duyarsın kükrediğini
Gök gürültüsü, melodilerini
Yumuşak huyluyu, sanma ki naçar
Gün gelir azametle, sinende, yaralar açar
İnsan Vatanına, Kültürüne,Eder mi ihanet,
Belli koynunda sakladığın haç,Mücrim
Sanırmısın ki, kaderimdir bu, benim
Değildir, tecellim.
Nice tahtları, yaptı hacer
Cızıldayan, çıplak ayaklar
Kızgın kumlar,
Hava karakızıl,
Şarabi akşam üstü,
Nice pervaneler, düşerken nara,
Dar ağacında, sallanırken, goncagüller
Anaların ağızlarında, kargışlar.
Duyurmuyor sesini, başında ki, Bela,
Hurefelerle gelen öğretiler.
Ve
Gafiller anlatıyor,
Asırlardan, hikayeler
Dönüyor planlar,
Bu oyunda kural arama, Okuyamazsan, dünyayı
Diz çöktürüp, ettirirler ezberi,
Söyletirler, ederler kumru,
Takarlar çelmeyi, olursun utru
Seni, sana kaybettirdiler
Minberini, der dest ettiler
Hep inancını,Cemaat inancı ile,Boğazladılar,
Ve sundukları,Zulüm Ve Ateş Ve kavrulmuş bedenler
Kol geziyor ölüm
Üstlerinde tünemiş, Kel ve kut
Dönüveriyor kült
Bu minval üzre
Toprağın rahmet beklediği aylarda,
İşgal edilmiş vatan
Gözü geze uydurmuş, direniyor yiğitler
Terörist ilan edilmiş, şahbaz pençeliler
Her safhası, Kan ve revan
Toprağa düşüyor, birer birer, erler
Gözleri hülyalı, düşen başlar
Düşen başlara, yastık taşlar
Ellerinde, yoldaşı olan kurşunlar
Kâbe den de kutsal sineler
Lalazer açmış, sin
Buğlanan kan
Gölgesiz bedenler de,
Nede, derin bakar gözler
İnsan hakları ile, Gülazar olan sineler, Tüten kanlar
Sanki, hepsi güz çiçeği solmuş
Kan taşlarda damar damar
Tende gonca gül ağlıyor
Toprağı Kızıl kan alazlıyor
Kendi mezarını, kendi kazmış
Elinde silahı ile, er oğlu erler
Erkine gidiyor balam Erkine
Ölüm, nede yakışıyor,
Ferhatın deliliğine.
Güneş
Göğsüne baş koymuş
Işıldıyor kemikleri
Gözlerin de şebboyların
Kapanmamış hilallerin
Kan deryası içerisinde
Feryat figan Yanıyor can
Duyulan değil ezan
Yüzüne bakmaya kıyamadığı
Öpmeye, duyamadığı
Ergenliğine varmadan
Yar memesini avuçlar gibi
Avuçladığı silahıyla yatan
Şehidine basan Çizmeye
Ananın feryadı
Saçı başı dağınık
Üzerinde yüzyılların esvabı yırtık
Ana şehidine başladı yakmaya
Ağıt değil koçaklama

Yine sefere kalktı, liberal ilinden
Naçar kaçar, karı donu düşer, belinden
Gölgeler de, kuytularda terler, şerrinden
İşte kabe, işte tavaf, döne döne gelsin, gelsin yiğitler

Yoktur, bu meydanda dengimiz,
Ay ı bilme, yıllar sürer, hengimiz
Tarihler, kanla bellesin, böyledir cengimiz
İşte meydan, işte düşman, döne döne vursun, vursun yiğitler

Önün de kutsallıklar, secdeye varıyor
Gölgelerinizin altında, toprak eriyor
Kabrede sığmaz, kefen yırtan erler
Kalenderine döndü, döne döne öldü, öldü yiğitler

Ve
Dedi
Kendi mezarını, kendi kazmamış, eşekoğlu eşekler
Çıyanlar çığlık çığlığa
Yılanlar derine derine
Azrail havale edilmiş Her menzile
Bekliyor ölüm
Uğrunmuş gidene
Uğurlar ola

Abdullah Mennan
Kayıt Tarihi : 9.11.2009 17:01:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


1992 den beri 19 yıllık coğrafyamızdaki oynanan siyasi olayları özümseyebildiğimce yazdım

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hülya Dedeoğlu
    Hülya Dedeoğlu

    Bu şiire sayfalarca konuşmak lazım...en iyisimi susmak...'susmak' çok şey anlatır.....bir de teşekkür saygı değer şairimize...+10

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Abdullah Mennan