her hücreme bir bitki aşıladım
hayır olmaz dediler
tırnaklarımda bitti fesleğenler
avuç içimde bin yapraklı yonca
kulağımdan fışkırdı sarmaşık gülleri
nergis kokusu gözlerimden
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
hayret şeyler oluyorsa bir şiiri okuduğunuzda siz o şiiri daha çok okuyacaksınız demektir
Çiçek kızı okumaya başladığımda hayret bir şey oldu ve Leman Sam mırıldanmaya başladı azeri bir türküyü..
Demek ki bir şiirden,bir türküye geçiyorsanız, ekilen çiçekler tutmuştur.
Eğer şiir bir melodiyi davet ediyorsa ruhunuza artık o melodi sizin yüreğinizdeki çiçek tarlasına giden yolda daima refakatçiniz olacaktır .
Ruh deyince aklıma geldi.
ruh anlamına gelen 'psuke' ve zahire yansıyan demek olan 'delos' kelimelerinden oluşan bir sözcük, , bir dönemin kültürüne isim olmuştu.psukeodoluk yani çiçek çocuklarını çağrıştıran deyim..
Ancak şiirin bütününe bakıldığında batıdaki vietnam olayı kaynaklı bu akımı çağrıştıran bir unsura rastlayamadım şiirde.
Bu gördüğüm kadarıyla tamamen bu toprakların özgün ''çiçek kızı.
Sevgilerimle tebrik ediyorum sizi şair ..
Şimdi leman Samın melodisini dinleme zamanı..
alagözlüm senden ayrı geceler
bilirki mi uzun olur neyleyim
bahçamızda gızıl güller her seher
tezden açır bahtsız solur neyleyim
nergislerin gözü yaşla dolanda
menehşeler bakıp gengi olanda
gerenfilin gözü yolda galanda
yasemenler saçın yolur neyleyim
çiçeklerin çekir gözü intizar
ayrılıktan beter dünyada ne var
yaz akşamı seni bil ki bu nigar
hezin hezin yad'a salır neyleyim
tez gelesen belki elaç veresen
sümbüllerin saçın yüğup öresen
çiçeklerin gelip özüm deresen
yolda galıp bakışları neyleyim
çiçeklerin çekir gözü intizar
ayrılıktan beter dünyada ne var
yaz akşamı seni bil ki bu nigar
hezin hezin yad'a salır neyleyim
Kendimden bir alıntıyla başlayacağım bugün.
'Hepimizin içinde beyaz bir röntgenci var. Kapalı perdelerin ardındakini görmek isteyen. Ama diğerlerinin aksine ruhun pencereleridir bizim dikkat kesildiğimiz.... Bütün romanları, öyküleri, şiirleri biraz da bu merakla okumaz mıyız. Olası ip uçlarını yakalamak için.'
Neyin ip uçlarını?
Başka ruhların işin içinden nasıl çıktıklarına dair her türlü çözümün.
Bize hala karmaşık gelen hayatın içinde kendilerini nereye koyduklarını ve birlikte nasıl adlandırdıklarını.
Kederlerini, neşelerini, avuntularını... nasıl taşıdıklarını.
İyi bir ip ucu kendi öykümüzü bugünkünden çok farklı bir yere taşıyabilir.
Neşeli, iyimser, özgüvenli görünüyor ve bize de aynı sevimlilik içinde, bir o kadar neşe, iyimserlik ve özgüven aşılayacakmış gibi duruyor.
Son bölüme gelinceye dek. Son bölümde aşmamız gereken bir gerginlik var.
Önce Nemesis.. ki kendine ve şansına aşırı güvenli kişilere bir uyarı o. Uyarıdan öte, her şeyi tersine çevirecek bir tehdit.
Sonra 'Tavşanların çıktığı şapkalar diyarı, '
Neden burdayız apansız.
Gerçekten ve sadece eğleneceğimiz, renkli bir panayır mıdır dolaştığımız.
İşin içine sihrin karıştığı bir göz boyama, bir aldatmaca mı. Katıldığımız bu mudur bile bile. Sevdiğimiz oyun bu mu.
Peki ya ağlamak sulu sepken, bir kahkahanın içinde.
Onca hoş ve iyimser bir şarkıdan sonra ne söylüyor bu şiir bize.. düşlerimizin Kibritçi Kız' ın düşlerinden öte geçemeyeceğini ve kibritler bittiğinde aynı kederli sonu paylaşacağımızı mı?
Ah, hiç bilmiyorum..
Başarısız bir teşebbüste bulunmuş olabilir bugün, içimdeki beyaz röntgenci.
Daha önce de başıma geldi.
Belki başka bir gün tekrar dönmeliyim.
içine bitki aşılayacak kadar hayata karışmış olmak ve mütevazilik,erdem...çocuğun büyüdükçe kaybettiği değerler gibi kapitalist bu düzende ama bazıları büyümüyorlar aynur gibi çocuklar...
canım ne vakit şiir okumak istese gelip sayfanı ziyaret ediyorum ama şunuda düşünmeden edemiyor insan bir kitaba dokunmalıyız artık kış aylarının soğuk günlerinde pencerenin aynı pervazına sığınan serceler ve kediler için..
bilinir ki 'söz uçar;yazı kalır'
“Kokla beni doyunca, donanınca
Ciğerlerin dolunca
Parmak ucunla kokla
Ben Nemesis’e göz kırparken*
Ağlarken sulu sepken
Kahkahamın içinde
Tavşanların çıktığı şapkalar diyarında
Gelincik başımdan kokla beni”
Ben ne’deyim gülü, içim dışım gül
“Taç yap başına “ dedim, “ al kirpiklerimi”
Çiçek gibiydi şiir, ortalık güllük gülistanlık oldu sayenizde, mis gibi koktu antoloji...
Selam ve saygıyla
Ve fakat tacıma arılar üşüştü,ayyuktan aşık düştü neyleyim.
Özlediğim bir tadı aldım,haz duydum.Teşekkürler.
Selam.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta