Bin Yıllık Hasretle Sarar Türkülerimiz

Bir somun ekmeği ikiye bölsen yarısı Anadolu yarısı türkü kokar
O doyumsuz sofraların baş tacı
Öpüp de başımıza koyduğumuz nimet kadar gönlümüzün ilacı ezgilerdir başak tarlasını gökyüzüne ulaştıran
Kınalı dağlar ötesinden turnaların kanadıyla yar göğsüne usulca süzülen ninnidir
Gurbetten sılaya dost bağında gül derleten bahçıvandır
Zemheri ayazında gözlerden ırak olan hasreti gönüllere akıtan berrak derelerce çağlayan
Kışları yaza çeviren en sıcak mevsimdir türküler
Olmadık yerde yakılsa da, mızrabın düştüğü yerden
savrulan küller arasından
Kul Nesimiler
Aşık Mahzuniler
Pir Sultan Abdallar yeniden doğar
Buram buram Hasret olup yeniden dolar yüreklere
Türküler
Bir somun ekmek kadar doyumsuz tat
Ana kucağı kadar sıcak
Yar göğsü kadar serindir
O türküler ki
Bin yıl ötelerden ses verirken insana
Umudun, direncin, insan sevdasının erdemini fısıldar gönüllere
Türküler bin yıllık hasret
Bin yıllık umutla sarar her derdi, yarayı...