Bin Yıl Yaşayan Adam
Ben bir öykücüyüm. Bir öykünün bir yazara nelere mal olduğunu çok iyi bilirim. Siz okuyup geçersiniz öyküleri. Kimin yazdığına bile bakmazsınız çoğu zaman. Oysa yazar, yapıtını oluşturmak için geceler boyu uykusuz kalır.
Bir yazar arkadaşım var. Çok okur. Ne okuduğunu arada bir bana da söyler. “Kim yazmış? ” diye sorarım. Susar. Dikkat etmemiştir yazarının kim olduğuna. Ona derim ki:
“Yarın senin yazdıklarını okuyanlar da kim olduğunu anımsayamayacaklar. Boşuna yazmış olacaksın o zaman. Yazdıklarının sana ait olduğu bilinmedikten sonra yazmanın ne yararı var…”
Kimi kitapları dönüp yeniden okumayı severim. Marcel Ayme’ın Kuğuların Türküsü adlı kitabı da bunlardan biri. Üç güzel öykü var kitapta. Beni en çok etkileyen “Köpek” adlı ikinci öykü oldu.
Bir öyküyü eleştirmek elbette ki onu özetlemek değildir. Ama öyküyü ikinci kez okuyunca onu sizlerle paylaşmak istedim. Bu konuda içimde dayanılmaz istek duydum. Özet şöyle:
Bir körün bir köpeği var. Kör, köpeğine, “Gözlerimizi değişelim,” der. “Sen kör ol, ben göreyim. Ben sana iyi bakarım.”
Bilirsiniz köpekler kendilerini sahiplerine sevdirebilmek için ölümü bile göze alırlar. Köpek kabul eder. Gözlerini değişirler.
Kör adam görmeye başlayınca sözünde durmaz. Köpeğine bakmaz. Zavallı hayvan başını ağaçlara vura vura kırlara atar kendini.
Bir çiftlikte bir kedi ile tanışır köpeğimiz. İyi yürekliliğinin ödülünü alır. Çiftlikteki insanlar ona iyi bakar.
Kedi, köpeğe özenir. O da iyi bir kedi olduğunu kanıtlamak ister. Köpeğe gözlerini değiştirmeyi önerir. Bunu yaparlar.
Kör kedi görmediği halde bir fare yavrusu yakalar. Farecik, kediye: “kendisini bırakırsa onunla gözlerini değişebileceğini” söyler. Anlaşırlar. Kör olan faredir artık.
Bu ara çiftliğe yırtık pırtık giysiler içinde bir adam gelir. Bu adam köpeğiyle gözlerini değişen adamdır.
Adam o kadar tembeldir ki, gözleri açılınca çalışmamış, aç kalmıştır. Yeniden körlük günlerini özlemiştir. E, ne de olsa kör bir adama herkes yardım etmekteydi.
Köpeği bulur, ona gözlerini yeniden değiştirmeyi önerir. Köpek bunu kabul etmez. Artık gördüğünü, gözlerini iyi yürekli bir kedi ile değiştirdiğini söyler.
Adam kediye gider. Kedi farenin gözlerini kendisine verdiğini açıklar. O da kendisine bu iyiliği yapan fareye bakmakta, onunla oyunlar oynamaktadır.
Eski kör adam bu kez fareye öneride bulunur. Gözlerini değişecekler, fare de adama kılavuzluk edecektir.
Fare öneriyi kabullenir. Kör adam onun boynuna bağladığı ipliği tutarak yola koyulur. Ama farecik o kadar küçüktür ki. gereğince kılavuzluk yapamaz köre.
İkisi de sağa sola çarparak, düşe kalka zorlukla yol alabilirler ancak.
Bunu gören köpek çok üzülür. O rahat, mutlu yaşamını bırakır. Kötü yürekli eski kör sahibine yardıma koşar.”
İyilik insanların erdemidir. Yüreğinde vardır. İstese de onu söküp atamaz. Yerine kötülüğü koyamaz. Bu bir köpek bile olsa…
Dediğim gibi öyküyü çok sevdim. Onu sizlerle paylaşmak istedim. Daha büyük tatlar almak için, kitaptaki öbür güzel öyküleri de okumak istersiniz diye düşündüm.
Sözünü ettiğim “Köpek” adlı öykü “Kuğuların Türküsü” adlı kitapta yer alıyor. Can Yayınlarınca yayımlanmış. Dilimize kazandıran arı dilli ustamız Tahsin Yücel. Çocuklar için on iki öykü yazan yazarın tüm öyküleri dört kitapta toplanmış. Turgut Keskin de ne güzel resimlemiş bu masalları!
Bu güzel öykülerin yazarı Marcel Ayme’dir. 1902 yılında doğan Fransız yazar Ayme de diğer bütün yazarlar gibi, yazdığı güzel yazılarla ölümsüzlük iksirini içmiştir.
Güzel okurlar, okuduğu öykünün kimin yazdığını anımsadıkça, bu iksir etkisini gösterecek. Böylece yazarlar binlerce yıl yaşamayı sürdürecek.
Teşekkürler sizin gibi okuyan, okuduğu öykünün yazarını anan güzel kardeşlerime…
FEV
Kayıt Tarihi : 1.5.2008 13:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

SAYGILARIMLA
TÜM YORUMLAR (1)