Hicri takvim yılları, bin üç yüz on altıda,
Müstemleke nazırı, demiş; meclis toplansın,
Kur’an’ı göstererek; riyaseti tahtında,
Millet, ya düşman olsun, ya da Kur’an toplansın.
Tahrip böyle başlamış, İslâm’ın dünyasında,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Peki nasıl olmalı, bu tahribin tamiri?
Siyaset cânibinde, bulunmazki âmiri,
Zâten kimse dinlemez, verse bile emiri,
O zaman farklı yolda, aklı olan toplansın.
Af edersiniz ne diyeyim aklı olan toplansın. İnşallah.
Şiiriniz alamlı ve manıdardı.Kutlarım. Yüregine sağlık. Saygılar...
Pek çok devletin çok üst düzeydki kişilerinin okumas gerekn bir nashat niteliğindeydi,aynı zamanda da güzel bir şiirdi Bedri Bey,
Ben şiiri okudum,beğendim ve tam puanla kutladım.Ne var ki, o nasihatten feyz almaı gerekn kişiler okumayacaklar...Yazık...
Kabî saygı ve sevgilerimle efendim,
Ünal Beşkese
Demek ki; Mehdi lâzım, îmâna kuvvet versin,
Pek çok ehl-i hizmet var, hangisi Mehdi dersin?
İşaret var Kur’an’da, görsen kabul edersin,
O tarihi farkeden, ehl-i îman toplansın.
anlam deryasına batmış,yorumu aşmış bir şiir di.
kutluyorum tüm kalbimle.........halilşakir
Uyan artık kardeşim, silkinip aç gözünü,
Dinlemeli ceddinin, tarihteki sözünü,
Tevhidin kal’asına çevirerek yüzünü,
Dağılmış o milletler, tekrar her an toplansın.
Peki nasıl olmalı, bu tahribin tamiri?
Siyaset cânibinde, bulunmazki âmiri,
Zâten kimse dinlemez, verse bile emiri,
O zaman farklı yolda, aklı olan toplansın.
Kaderci bir milletiz üstadım.
Uykusundan kaynaklanan bu musibetleri acziyetinden değil de 'Hayrihi ve şerrihi min Allahu teala' ilkesinden hareketle başına geldiğini düşünür de Vatan Sevgisi İmandandır desturunu zor kabullenir ya da bunun benimsenmemesi için ortaya konulan çabaların benimseyeni ve uygulayanı olur. Maalesef içinde bulunduğumuz bilgi çağı bunu aleyhimizde olacak şekilde körüklüyor. Duyarlı yüreğinize selam olsun. Altına imzamı atacağım bir çalışma. Yürekten tebrikler efendim. Saygımla, ellerinizden öpüyorum.
Celil ÇINKIR
Hicri takvim yılları, bin üç yüz on altıda,
Müstemleke nazırı, demiş; meclis toplansın,
Kur’an’ı göstererek; riyaseti tahtında,
Millet, ya düşman olsun, ya da Kur’an toplansın.
Kuranı ve Milleti ,karşısına alacak kadar.düşman kesilenlerin bu millete vercekleri hiç bir hayırlı işleri olamaz, olamadığı gibide. tarihte ektikleri kin ve nefret tohumları bu gün semeresini vermekte.İşte kendi kültürüne ve dinine yabancılaşmış bu zümrelerin ülkeyi ne hale getirdiğini görüyoruz.
Tebriklerimle üstadım.
anlamlı ve bir okadar da ibret verici şiiriniz için.
selam ve saygılarımla
Bedri abi bu şiirinde harika olmuş uyakları muhteviyatı olarak
dersler alınacak çok güzel bir eser olmuş kalbi selamlarımı
ve hürmetlerimi gönderiyorum
Güzel aydınlatıcı bir şiir okudum..yüreğine sağlık Tahir bey, nice güzel şiirlere..10 ve Ant...Ufkun YAREN
O, HİZMET GRUPLARI ŞAYET MÜSTAKİM VE MUHLİS İSELER, BEKLENEN BÜYÜK MEHDİ DEĞİL, ONA ZEMİN İHZAR EDEN MEHDİ MİSAL GRUPLAR VE HİZİPLER OLAURLAR! ONALRIN GÖREVİ PİŞDARLIK VE DÜMDARLIKTIR! BEDİÜZZAMANIN İSTİHRACİ Kİ(BUNLAR AYETLERİN, HADİSLERİN CİFRİ MANALARINDA MÜNDERİÇTİR)TESPİTİ VE BEYANINA GÖRE O, BÜYÜK MEHDİNİN GELMESİ CENNET ASA BİR BAHARDA VE KENDİSİNDEN YÜZ SENE SONRA VUKU BULACAKTIR! ZİRA O KENDİSİNİN BİLE MÜCEDDİT OLARAK ACELE EDİP KIŞTA GELDİĞİNİ İFADE BUYURUYOR!
HEP BERABER O ZAT-I MUHTEREMİN TEŞRİFLERİNİ İNTİZAR EDİYORUZ! ZİRA O, GELİNCE SON MÜCEDDİDİN YARIM BIRAKTIĞI İMANI KURTARMA HİZMETİNİ İTMAM EDECEK, SONRA, İTTİHAD-I İSLAMI TEMİN EDECEK DAHA SONRA DA, HİLAFET-İ İSLAMİYEYİ TESİS EDİP O SALTANAT-I AZİMİN BAŞINA BİZZAT GEÇİP DÜNYAYI ADALETLE DOLDURACAKTIR! GÖLGESİ ÜZERİMİZE DÜŞEN O, NURLU ÇAĞIN MÜJDELİ AYAK SESLERİNİ EHL-İ İLİM VE EHL-İ KALP İŞİTİYORLAR, MÜŞAHEDE EDİYORLAR.
Hayırlı çalışmalar.
Tebrikler üstadım.gönlüne sağlık..tam puan+Ant..iyi günler dilerim...
Begenerek okudum tebrikler
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta