Afrika içlerinde Klimanjaro’nun güney yamasında bizden oldukça az ve verimsiz arazisi olan bir ülke var.
8 milyon dolayında insan yaşar. Çoğu Hutu, azı Tutsi.
Akdeniz’in doğusunda Levanten denilen bölgede bizden oldukça az ve verimsiz arazisi olan bir ülke var.
7 milyon dolayında kuzenler yaşar.
Avrupa içlerinde Alplerin kanyonlarında bizden oldukça az ve verimsiz arazisi olan bir ülke var.
İçinde bilmem ne kadar milyon, bilmem ne cinsten insanlar yaşar.
Orta Afrika’da yaşayan nüfusun tamamı zenci. Aynı ırk. Zenci. Öyle olsa da aralarında büyük farklılıklar olan kabilelere ayrılırlar. (Beyazlarda olduğu gibi uluslar denebilir) . Çekişme hiç bitmez aralarında. Birbirlerini çekemezler.
Ama kendi hallerine bıraksan, doğal bir denge sağlanır ve daha huzurlu ve geçimli olurlar. Zaten bizim Kafkas insanı gibi kavgacı, Arap ve Ortadoğu insanı gibi sinsi ve dalavereci değillerdir. Kolay inanırlar, kolay dolduruşa gelirler. Acıma duyguları, merhametleri bizdekinden çoktur. Kolay güvenirler, kolay samimi olurlar.
Oysa bir zamanlar insan eti yedikleri söylenir. Gerçi et yedikten sonra ne eti olduğunun ne önemi var. Yeter ki zehirlenme.(!)
Ruanda’da 2 ana grup var. Az olanlar daha verimli arazilerde yaşamış, durumları daha iyi. Daha gelişmiş Tutsiler.
Diğerlerine hep üstünlük sağlamışlar. Gelen Avrupalılarla da daha iyi anlaşmışlar. Aşağı sınıf olan Hutuların kitle gururuyla oynamışlar. Aşağılamışlar.
Kendini mağdur ve mazlum gören sınıf isyan eder ve katliam yapar. (1994 Ruanda katliamı/soykırımı) .
Çok geçmeden kaçabilen ve sağ kalan Tutsiler intikam saldırısına geçer.
Bu kez Hutular, komşu ülkelere kaçıp sığınır/ kurtulur veya ölür.
İsrail’de durum daha farklı. Vatandaşın nerdeyse yarısı Arap(veya Arap asimilasyonuna uğramış, kendini Arap zanneden Ortadoğulu) . Gerisi de dünyanın binbir köşesinden gelen muhacir Museviler. Her ne kadar bize olaylar tek yanlı ulaşıyorsa da herkesin pekişmiş saplantıları/doğruları oluştuğunu sanıyorum.
-Cihat nedir? diye soruyor adam.
-Bu Türkçe söz değil, ben nerden bileyim, diyorum saflığa vurarak.
-İslam olmayanla savaşmak, hatta onu yok etmek anlamı taşıdığını söylüyorlar,
-Bir sözcük o kadar yanlış yorumlanmamalı, diyorum.
-Evet. Her gün sabahtan akşama kadar bunu dinliyoruz komşularımızın medyalarından, diyor. Ve ekliyor:
-Apartman komşularınız, hatta evdeki çocuklarınızın bazıları, fırsat yakaladığında sizi öldüreceğini bilseniz, o evde yaşamınızı ne şekilde sürdürürsüz? Diyor adam.
Ey vah. Ruanda’daki zenciler gibi komşu devlete kaçma da yok…
İsviçre’de ne olur, ne biter. Nasıl geçinir giderler, hiç merak etmeyiz.
Bunlardan bize ne. Aslında hiç alakası yok. Can sıkıntısını gidereyim diye yazdım. Okuyan düşünsün.
Biz Hutu/Tutsi değiliz, Yahudi/Arap değiliz, İsviçre’deki gibi 72.5 millet de değiliz. Biz Türk’üz. Bize koymaz.
Halva da deriz, helva da deriz.
Ne hıyarız, ne uyarız.
Serpuş da giyeriz, çuval da…
Bir vatandaşı için savaş açmayı göze alan devletler var. Bizim beğenmediğimiz, alay ettiğimiz devletler. biz şehitlerimizin çetelesini tutamaz olduk.
Atarız tutarız,
Yeriz yutarız,
Tükürür, döner yalarız.
Biz Türk’üz, bağırır çağırır ortalığı sus-pus ederiz.
Bağıran çağıran olursa da; susarız. (umarım nezakettendir susmalarımız)
Saygılar
I.DURMUS
Kayıt Tarihi : 24.2.2010 12:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gerçekten söylüyorum bunları..kafa karışmıyorsa birilerinde - özellikle bu çağda ve bu coğrafyada -sıkıntı insandadır..
Duyarga antenlerinde kısa devre vardır
o birilerinin
yanıtı bulmayı şimdilik bi kenara bırakıp soru başlıklarını derdest etme çalışması sayıyorum değerli yazarın bu konuda zaman zaman yazdıklarını..
Hotel Ruanda filmi bir batı zulmü ve nifak destanıdır..Batılılar tarafından yapılmıştır..
mayaları inkaları kızılderilileri önce tüket sonra ağıtlar yak..
timsah ve gözyaşları
TÜM YORUMLAR (1)