~~Bin Bir Kez~~ Şiiri - Özay Karakuş

Özay Karakuş
297

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

~~Bin Bir Kez~~

Sensiz okyanuslara terk edilmiş girdabın gece siyahına, mahkûm etmişim kendimi?
Suskunluğum,bu dilimin umutsuz kalışının nedeni yüreğimde gizliyse eğer, sana olan yüceler yücesi aşkımdandır…..

Attığım her adımda,aldığım her solukta,
hayalin; güneş gibi doğuyor yıldızları güne uğurlamış, karanlığın koynuna girip sevişen gökyüzü gibi..

Sesinin bir titremesine; sabır taşı olsa yüreğim; erir bin parçaya bölünür, gözbebeklerimden yaş olur akar da ….
Bir gülümsemene; deniz gözlerim denizleri yakar da, yine de söyleyemeye cesaret edemem kendime zulüm ettiğim sensizliği…

Kaç gecedir yastığımın eli elime değmedi..
kaç gecedir örtmüyor sensiz üstümü, küstürdüm yorganımı bedenime..her hecedir,hep hecedir ismin dilimde,
ben nicedir sen bilmiyorsan da kan kusuyorum hasretinden..kaçsam da uzaklaşsam da kurtulamıyorum sevdanın esaretinden…
etkilenmemek mümkün mü Bidenem! gözlerinin büyüsünden..bakınca insan sıçramaz mı gökyüzüne ölüm kuyusundan…

Sanki gök kuşağını bağlamışsın o bahar saçlarına…sanki insan Erciyes’in zirvesinden düşer kalbinin yamaçlarına…
parmaklarının arasında uykuya dalar gözyaşlarım da yanaklarım…Dilimi bir tek, hep o üç kelimeye odaklarım.SENİ ÇOK SEVİYORUM diye haykırır dudaklarım…
Şimdi sensiz nasıl aydınlatıyor dünyayı; hiç mi yüzü kızarmaz güneşin..
Nasıl utanmadan çiçek açar dallar boy verir başaklar? …
Oysa bilmez mi hiç biri Sevdiğim! Sensiz çoktan namlu da üşümüş kurşunları ısıtmaya talip olmuş bu şakaklar! ! ! …

Hayâl evinde yaptım nişanımızı,rüya salonlarını tuttum düğünümüz için.Ahiret de melekler şahidimiz olsun Peygamberimiz kıysın nikahımızı…Cennette doğsun, cennete yani sana benzeyen çocuklarımız…
Sor bir kere yüreğine Bidenem! Olmadı bin kere sor.Hangi akıllı seni böyle deli sevebilir?


Daha ne yi bekliyorum bilmiyorum ki, sanki dünya tersine mi dönecek ki,,
hangi umudun resmini çizeyim yüreğimin sayfasına..

Mahşere dek kurumaya bıraktım, yüreğimin ak teline astım özleminle ıslattığım sevdanı..
Bir tatlı sızı olarak kalacaksın; sensiz duvarlarına ecelin çivisi çakılmış gönül odalarımda..umudu yoksa bir aşkın
çifte kanat takılmalı hayallerin sırtına..
Hüzün bulutları yüklenmezmiş mutluluğu meğer gökyüzü ağladığında..
Yokluğunun ayak seslerinde kulaklarımın zarları hep yek düşüyor sevdaya..

Kadir kıymet bilmiyorsa anılar hakkını helal et demenin manası var mıdır Sevdiğim! Gözünden damıtmıyorsa yaşları ayrılık hüznü; bana olan sevdanı sorgulamadan uyuma sakın…
Kendine en yakın kederden bir rüya buketi yap zihnine..

Nisan’ın kokusuyla yeşil ve nemli gözlerin
hasretin ve vuslatın gölgesinde dinlenirken senin; benim her geçen gün kör olmaya namzet mavisi kirletilmiş gözlerimin aklında yine de bir sen olacaksın yalnız sen……..

Ben şimdi içimde yokluğunun nasıl sızladığına tanığım..ben şimdi senin o berrak yüreğinin hakimliğini yaptığı gönül mahkemende aşka kurşun sıktığı gerekçesiyle huzuruna çıkmış cani bir sanığım…

Hiçbir hayal sana zevk vermiyorsa
henüz yaşanmamış ve yaşanması mümkün gözükmeyen anılarımızın harabe ülkesinden; ayakta durabilmeyi başarmış sapasağlam iki sütun misali umutları kucakla Bidenem!

Yüreğimin makarasına sarmışım saçlarını
Seni ne denli densiz ve nedensiz sevdiğimi
gerekirse sadece ruhumla bedensiz seveceğimi sakın hiç unutma emi!
O bir sonu gelmeyen masaldı de,O sözleriyle
etkilemeyi başaran çok tehlikeli bir büyücü de,
O bir aşk sahtekârı de fütursuzca sevip pervasızca giden; ciğeri beş para eder de yüreğinin bir kuruşluk değeri yok de…

yok be,deme be Aşkım..kötü söyleme bana.beni hep iyi hatıralarla ansan olmaz mı…Bu garib beni çok sevdi de… kimsenin sevemeyeceği, sevip de bir sözümle ölemeyeceği kadar….
Sevgiye aşka yani sana doymamış, doyamamış sensiz tebessümlerinde bile bir hiddet yansıtan gülüşlerinde şiddet anımsatan bu çaresiz adam bunca yıllık ömründe ALLAH’ın hiç bir kulunu böyle kutsal sevmedi; seni sevdiği kadar mübarek!

Bir çığ düşüyor hasretinin dağından gönül evime,,altında kaldım yokluğunun.. çığlık çığlığa ses tellerim ama dudaklarım tehditkâr haykıramıyorum.fal taşı gibi açılmış en irisinde, gözlerimin her iki ‘iris’i seni hayâl etmek istiyor..bu bir neden ise,nedense onları kıramıyorum..
senin sesini duymayan bu kulaklarda şimdiler de hatta deminler de huysuz bir gürültü kopuyor binbirkez…,soysuz bir uğultu yankılanıyor binbirkez..ne olur gel ‘SEN’ de bu akşam rüyalarında benim gibi aşk atına bin bir kez……

Özay Karakuş
Kayıt Tarihi : 7.6.2011 11:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özay Karakuş