Bütün yorgunluğumu bir kenara atıp, yeni hayalleri unuttuktan sonra başlamalıydı açılacak ilk sayfaya yazılacak ilk harf. Neyse ki imdadıma yetişen gölgem oldu yalnızca, beynimdeki muhtelif fikirleri yargılayıp hükmedecek.
Sorular, sorular, hep sorular… Hep açılımı karmaşık sorular. Ve karıştıkça karmaşıklaşan. Ve cevabını kendinde bulan. Aramayan, sormayan, bildiğini bile bile kendini sorgulamayan değil ama! Belki susarak, belki haykırarak, belki çığlıklar atarak, renklerde efsaneleşen hayatları yudumlayarak belki, belki de güneşin yanılgılarına yaslanarak. Ama aç, ama susuz, ama zavallı değil. Sır olmuş günün ortasında, gecede yahut alacakaranlıkta. Ve çıkmamış gizlendiği asfalt çamuru zifti karanlıktan….
Yığınla soru işaretleri var beynimin içinde. Ve her soru işareti bir ünleme dönüşüyor. Aşk gibi, hayat gibi, umut gibi... Neyi arıyorum kendimde ve kendimde bulduğum ne? Bir yağmur damlası ne anlatmak ister inceliğinde ve sağanakta? Kimi ıslatır, kime rahmet getirir? Gözyaşından tek farkı tuz oranı mı?
Aşk dedim, sahi aşk nedir gerçekten? Herkes kendince bir tanımını yapar fakat hep kendi bakış açımızdan gördüğümüz hisleri aksettiririz. Kimine göre aşk zül ile yanıp kavrulmak. Kimine göre karşılıklı, kimine göre karşılığı kendinden gelen bir olgu. Kimi bir veya birkaç gecelik sevişmeye aşk diyerek alçaltıyor, kimi aşkına düştüğünün tenine dahi dokunmaya cesaret edemeden uluhiyet derecesine yükseltiyor. Kimi de aşkı ayaklarının altına alıp eziyor, çiğniyor ve iğrenç bir paçavra misali atıyor nereye gittiğine bile bakmaya gerek duymadan. Kimi Nietzcshe’ye öykünüp yanına kırbacını alıyor, kimi Mazosch’a özenip kırbacı kendi elleriyle sunuyor. Aşk acı çekmek mi, çektirmek mi? Neye karşılık acı? Ve neden? Ve neyin tatmini? Bu ve bağlaçlarıyla başlayan devrik soru cümlecikleri bitmez. Herkes bir yanıt bulur, her yanıt kendince doğrudur. Ama aslında hiçbiri gerçek anlamda doğru değil. Hep arıyoruz cevapları ve hep soruyoruz. Belki Adem’den, belki Nuh’tan beri. Ve aldığımız hiçbir cevap bizi tatmin etmiyor. Çünkü biliyoruz ki her tanım içinde yeni soru işaretleri barındırıyor, her soru işareti yeni bir kapı aralıyor ve kapılar hiçbir zaman kapanmıyor. Hep aralık. Menteşeleri eski hep, her aralanışta yoğunluğumuzu aynı noktaya çeken kapılar...
Hayat dedim, hayat nedir? Nefes alıp vermek mi, yaşamı idame ettirebilmek mi, aç karnını doyurma telaşı mı, yaşamak için öldürmek mi, güçlü-zayıf eşitsizliği mi, diyalektik mi, eytişim mi ne? ! ! Hayata da hepimiz farklı bakıyoruz. Bir Amerikan askeri için hayat; öldürdüğü her masum insan için alacağı parayla eşdeğerde. Filistinli çocuk için hayat; elindeki sapanın ucuna yerleştirdiği taşta. Kimine göre kırkında başlar hayat, kimine göre ellisinde. Kimi de hayatın ne olduğunu anlayamadan çekilir gider bir başka hayata. Gökyüzünden kayan yıldızın başka bir gökyüzüne gitmesi gibi. Aradaki tek fark bizim yeryüzü yıldızı olmamız. Kimi parlak, kimi sönük, kiminin ışığı kendine bile yetmeyen. Her insan bir hayattır. Her insan bir dünya. Her dünya içinde ayrı bir atmosfer yaşatır. İlginç olan atmosferin içindekiler görebiliyor nasıl olduğunu. Kirli mi, temiz mi, delik mi, sağlam mı... Hiçbirimiz aynaya bakmaya cesaret edemiyoruz. Çünkü kimse kendini aynanın gördüğü gibi göremiyor. Ve kırıyoruz aynalarımızı kendimizle yüzleşemediğimiz için. Ne kadar doğruyuz, ne kadarımız yanlış. Ne kadar insanız ve hayatın neresindeyiz. Bilmiyoruz. Bilmek istemiyoruz...
Özgür KöktürkKayıt Tarihi : 24.5.2007 10:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
....Ve deneme yazılarında da başarılı olacağınız inancındayım...
O inanç benide kapsıyor. Hem başarılı olacağını değil olduğunu ilave etmek istiyorum.
susuyorum sonra....
dilinin kuuvetli ağırlığı yordu...
sevgilerle
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA
Şehvet ile tanışan
Madde ile beslenen
Aşkı kimler kirletti?
Podyumdaki manken mi?
Radyodaki Di.Ji mi?
Ekrandaki zilli mi?
Aşkı kimler kirletti?
Kadınlar mı,beyler mi?
İnternet te,cetler mi?
Tavernada,itler mi?
Aşkı kimler kirletti?
Bebek teki,Cipli mi?
Moda daki,Züppe mi?
Taksim deki,Hippi mi?
Aşkı kimler kirletti?
Çok pahalı zevkler mi?
Hamiline çekler mi?
Kadın gibi tipler mi?
Aşkı kimler kirletti?
Hülya,Sibel,Seda mı?
Yeni yetme,çıtır mı?
Altmış beşlik,yatır mı?
Aşkı kimler kirletti?
Fener deki,topcu mu?
Layla daki,popcu mu?
Onbeş eşli,şovcu mu?
Aşkı kimler kirletti?
(23.05.2007)
Şahin Ertürk
TÜM YORUMLAR (7)