kül tablasına basılan
bir sigara gibi basıldın kalbime
bilmiyorum, saçların hangi yağmurla uzar
ben susuzluğuna kulaç atarken
evler vardı ve eller vardı parmak uçları yanık
uzun bir gitmek
boz bulanık ölmek vardı göz bebeklerinde
arkamızdan el sallayan
o donuk yüzlü şehrin
ölmek, bir yudum zemzem gibiydi
ateşe verilmiş bir yulaf tarlasının
hüznüne karışırken hıçkırığın
kalbine kaç şiir sığar, bilmiyorum
taşın soğukluğunu emerken
ve gökyüzünün rengini bilmezken
hangi aşk birazcık mutluydu
hangi keder birazcık uysal
bilmiyorum
bilsem hangi elin daha sıcak
yanaklarından kopardığım o gülün
ensesine sıkılan kurşun kadar
acımasız ömrüm
bilmiyorum
kaç kürek şiir alır
bir mezar…
Kayıt Tarihi : 10.6.2013 00:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!