Acaba biz birbirimizin kıymetini biliyor muyuz?
Birbirimizin hayatında olmasaydık hayat daha mı iyi olurdu? Uzak diyarlarda, yüreklerimizde ömür boyu yaşar mıydık, yoksa bırakır mıydık o buruk sevgiyi? ..
Hayat yolunda ilerlerken ağır aksak, küçücük yaşımızda karşılaştık. Yıllar sonra aynı yola baş koyacağımızı bilmeden bizsizliği seçip yollarımızı ayırdık. Hep farklı kurlarda yarıştık. İkimiz de iyi kötü amaçlarımıza ulaştık. Başarılarımızı duyduk, alkışladık. Biz birbirimize uzakken farketmeden hep yakın kaldık. Şu hayat yolundan birbirimizi hiç atamadık, sözde dost kaldık.
Oysa bahaneydi dostane sözler. İkimiz birbirimizi aldatırken biz kendi kendimizi aldattık. Bir, iki, üç derken yıllar alıp başını gitti, tıpkı bizim gibi. Peki en son nerede buluştuk? Dostluk yerini sevgiye ne zaman bıraktı? Hiç bilemedik, belki bildik de gururumuza söyletemedik.
Şimdi zıt iki yolu birleştirmeye çalışıyor, duygular, kısıtlamalar, çocukluklarla boğuşuyoruz? Acaba biz birbirimizin kıymetini biliyor muyuz? Sen olgun ben çocuk, ben olgun sen çocuk birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Dilimiz farklı ama yürekler aynı konuşuyor. Bende duygu sende mantık karıştıramadık gitti. Oysa bir ölçüsü olmalı mantığın da duygunun da, değil mi? Yoksa biz bu tarifi hala daha bulamadık mı?
Farzedelim bir gün yürürken yerde bulduk bu tarifi, eve gidip yapalım dedik. Birimizin elinde çatal birimizin elinde bıçak. Fazlalıkları attık, eksikleri koyduk, sana biraz duygu, bana biraz mantık. İşte elimizde bir orta karar sevgi tarifi. Sevgiyi orta karar yaşamaktan ne kadar mutlu olurduk? ..
Şimdikinden daha mı huzurlu olurduk? Dertsiz başımız, aşırı olmayan sevgimiz, aşırı olmayan mantığımız; biz, biz olur muyduk?
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman